kısırlık yani tıp dilinde infertilite; çiftlerin bir yıl boyunca korunmaksızın düzenli ilişkide bulunmalarına rağmen bebek sahibi olamamaları olarak tanımlanan bir üreme sistemi hastalığıdır. Her 7-10 çiftten 1 inin problemi olarak karşılaşılan kısırlık, tedavi edilebilen bir Sağlık sorunudur. Günümüzde bu problem, her geçen Gün yeni bir teknolojik gelişme ile, uygulanan yeni yöntem veya teknikler sayesinde tedavi edilerek, çiftlerin ve ailelerinin kabusu olmaktan çıkmıştır.

NORMAL KOşULLARDA GEBELiK NASIL GERÇEKLEŞİR
üreme olayı son derece karmaşık bir olaydır. Gebeliğin elde edilebilmesi için bir seri hormonal, kimyasal ve fiziksel olayın belirli bir sıraya göre gerçekleşmesi gerekmektedir. Gebeliğin olmazsa olmaz tek koşulu, erkeğin sağlıklı sperm hücrelerini, kadınınsa sağlıklı bir yumurta hücresini üretebilmesi ise de bazen bu tek başına kadının gebe kalması için yeterli olmayabilir. üretilen spermlerin öncelikle epididimis adı verilen bir organda olgunlaşması, olgunlaşan spermlerin sperm kanalcıklarıyla taşınması, kadının vajinasına aktarılabilmesi, rahim ağzından geçmesi ve rahmi kat ederek döllenmenin gerçekleştiği yer olan yumurtalık tüplerine ulaşabilmesi gerekmektedir. Döllenmenin başarılı bir şekilde gerçekleşebilmesi için yumurtalık tüplerinde yumurta hücresine ulaşmayı başarabilen binlerce sperm hücresinden yalnızca birinin yumurtayı çevreleyen çeşitli koruyucu katmanları aşarak yumurta içerisine girmesi şarttır. Bu şekilde döllenen yumurta hücresi (zigot) embriyoyu oluşturacaktır. Oluşan embriyonun tüplerde iki gün kadar kaldıktan sonra anne rahmine doğru ilerlemesi ve burada birkaç gün daha bölünmesi gerekmektedir. Embriyo açısından değerlendirildiğinde son derece uzun olan ve yaklaşık olarak yedi gün süren bu yolculuk, bu süre içerisinde pek çok değişiklik geçirmiş olan embriyonun rahim duvarına tutunmasıyla son bulur. Embriyonun tutunması ya da implantasyon adını verdiğimiz bu olayın, embriyonun gelişimini devam ettirebilmesi ve gebeliğin başlayabilmesi için mutlaka gerçekleşmesi gerekmektedir.

KISIRLIĞA NEDEN OLAN FAKTöRLER
kısırlık pek çok nedene bağlı olarak gelişebilir. Bu faktörleri erkeğe ve kadına bağlı faktörler olmak üzere iki ana başlık altında toplanabilir. kısır çiftlerin yaklaşık 3 te 1 inin sadece kadındaki bir tıbbi problemden, diğer 3 te 1 inin de sadece erkeğe bağlı faktörlerden bebek sahibi olamadıkları saptanmıştır. Kalan yüzde 30 luk çift ise hem kadına hem erkeğe ait problemler nedeniyle kısırlık problemiyle karşı karşıyadır. Bazı durumlarda (her 10 €“ 20 infertil çiftten 1 inde) ise kısırlığın nedeni tam olarak bilinememektedir.

Erkeğe bağlı kısırlık nedenleri:
– Hiç sperm hücresi üretilmemesi (azospermi)en sık rastlanan sorunlardan birisidir.
– üretilen spermlerin cansız olması, yapısal ya da sayısal genetik bozukluklara sahip olması, sayı ve hareketlerinin düşük olması,
– Bazı durumlarda ise erkek ejakulasyon(geri boşalma) sorunuyla karşılaşır ya da sperm penisten atılmak yerine idrar kesesine geri dönebilir.
– Varikosel, iktidarsızlık, inmemiş testis, seksüel geçişli hastalıklar da çok kolay ekarte edilebilecek nedenlerdendir.
– çevresel kirlilik, sigara, Alkol, uyuşturucu ve bazı ilaçlar da neden olabilir.

Kadına bağlı nedenler:
– Yumurtlamada görülen düzensizlikler, hatta bazı kadınlar hiç yumurtlamazlar ki buna tıp dilinde anovulasyon denir.
– infertil kadınlar arasında çok sık rastlanan bir diğer durum da rahim duvarının yangısı olarak tanımlayabileceğimiz endometriozistir. Endometriozis kendisini normalde rahim duvarını çevreleyen hücrelerin küme veya kistler halinde kadının tüm üreme sistemine dağılması şeklinde kendisini göstermektedir.
– Hormon bozukluğu, yumurtalık kisti, jinekolojik enfeksiyonlar, tümör de tedavi edilebilir nedenlerdir.
– Serviksten tüplere kadar transport bozukluğu da kısırlık nedeni olabilir.

iNFERTiLiTE NASIL TEşHiS EDiLiR? ::

Doğurganlığın en yüksek olduğu bir dönemde bile ilk cinsel birleşme gebelikle sonuçlanmayabilir ki bu son derece normaldir. Gerçekten de sağlıklı bir kadının erkeğe bağlı bir infertilite nedeninin olmadığını varsayarsak belirli bir ayda gebe kalma oranı ancak yüzde 20 kadardır. Bu nedenle, gereksiz test ve tedaviyi önlemek için bir yıla kadar korunmadan cinsel ilişkide bulunulmasına rağmen gebelik elde edemeyen çiftlere infertilite tanısı konmaz. Ancak bu koşullar yerine getirildiği halde bir yıl sonrasında gebe kalamayan çiftlere konunun uzmanı olan bir doktora danışmaları önerilmektedir.
Kadınlarda kısırlığa neden olan faktör ya da faktörleri ortaya çıkarabilmek amacıyla, öncelikle fiziksel ve jinekolojik muayenelere, gerekli görüldüğünde ise çeşitli laboratuvar testleri ve görüntüleme sistemlerine başvurulmaktadır. Erkeklerde ise öncelikle semenin makroskobik ve mikroskobik değerlendirilmesi yapılmalıdır. Burada amaç; spermin var olup olmadığı, varsa spermlerin sayı, hareketlilik ve yapısal olarak normal olup olmadıklarının saptanmasıdır.

kısırlık tanısı için gerekli olan testler nelerdir?

Pelvik (jinekolojik )muayene
Semen analizi (sperm tahlili): 2-3 günlük perhiz sonrası verilen semende Hacim, yoğunluk, hareketlilik ve şekil gibi parametrelere bakılır.
Progesteron hormon düzeyinin değerlendirilmesi; normal değerinin altındaysa yumurtlamanın olmadığını gösterir.
Testiküler biyopsi (Azospermi hastalarına); menisinde hiç spermi olmayan erkeklere yapılır. Testislerde sperm olup olmadığını anlamak için doku parçası alınır ve mikroskop altında sperm aranır.

Hormon düzeylerinin değerlendirilmesi

HSG (Histerosalpingografi) Rahim ağzından tüplere kadar olan geçişi gözlemlemek için yapılır. Tüplerin açık olup olmadığına bakılır.

Laparoskopi, kadın üreme organlarının direk gözlenmesi için yapılır.

iNFERTiLiTE NASIL TEDAVi EDiLiR? ::

incelemeler tamamlandıktan sonra, gebe kalma şansını artırmak için her bir çifte özel olan uygun tedavi yöntemi belirlenmelidir. Tedavide amaç; mümkün olan en az müdahale ile gebeliğin doğal olarak elde edilebilmesini sağlamaktır. Bazen, cinsel ilişki sıklığı ve zamanlama da uygulanan küçük ayarlamalar gebelikle sonuçlanabilmektedir. Geçici olarak sperm sayısının ya da kalitesinin olumsuz etkilendiği durumlarda bazı ilaçlara başvurulabileceği gibi, erkeğin sigara, alkol, uyuşturucu kullanmaması tavsiye edilir. Ancak kadında yumurta, erkekte ise testis kanallarının tıkanması, yumurta tüplerinin olmaması spermin hareketlilik ve sayısal açıdan çok düşük değerlere sahip olması gibi durumlarda bütün bu çabalar gebeliğe yol açmayabilir. Böyle bir durumda başvurulabilecek üç yol bulunmaktadır. Bunlardan birisi spermin çeşitli laboratuvar yöntemlerinden geçirilerek anne adayının rahmine bir katater aracılığıyla aktarılmasıdır ki buna aşılama ya da inseminasyon denir. Bu yöntemin başarısız olması durumunda başvurulabilecek ikinci bir yöntem tüpbebek yöntemidir. Tüp bebek yöntemi; sperm ile yumurta hücreleri vücut dışında ve laboratuvar koşullarında bir araya getirilmesidir. Döllenme gerçekleştikten sonra döllenmiş olan yumurta hücresi (zigot), ya doğrudan kadının yumurtalık tüplerine transfer edilir ya da belirli çevre koşullarında özel bir takım solüsyonlar içerisinde tutularak normal gelişimlerini göstermelerine olanak sağlanarak oluşan embriyolar döllenmeyi takiben iki ile beş gün içerisinde anne rahmine transfer edilir.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.