Universal Diyarbakır Hastanesi Genel Cerrah Uzmanı Op. Dr. Ulaş Aday, meme kanserinin bilinenin aksine aslında sistemik bir hastalık olduğunu, Ameliyat yapılan ve hastalıklı olan meme dokusu ya da koltuk altı temizlenen hastaların da tekrardan tümör oluşumu riski altında olduğunu söyledi.

Op. Dr. Ulaş Aday, meme kanserinin Akciğer Kanserinden sonra dünyada görülme sıklığı en yüksek olan Kanser türü olduğunu belirtti. Her 8 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağını ifade eden Aday, bu kanserin erkeklerde de görülmekle beraber, kadın vakalarının, erkek vakalarından 100 kat fazla olduğunu dile getirdi.

Meme kanserine karşı en iyi koruyucu yöntemin erken teşhis olduğunu kaydeden Aday, meme kanserinin tedavi yönteminin birden çok olup, her bir yönteminuygulama zamanı, durumun çeşidi ve ehemmiyetine göre farklılık gösterdiğini söyledi.

Meme kanserinin tedavisinde kullanılan dört yöntem olduğunu ifade eden Aday, bu yöntemleri cerrahi tedavi, radyoterapi, Kemoterapi ve endokrin tedavi (Hormon tedavisi) olarak açıkladı. Op. Dr. Ulaş Aday, "Cerrahi tedavi ve radyoterapi hastalığın lokal kontrolünü sağlayan tedavi yöntemleridir. Buna karşılık kemoterapi ve endokrin tedavi ise sistemik olarak etki eden tedavi yöntemleridir. Cerrahi tedavi uygulanmış erken evrememe kanserli hastalara, cerrahi tedaviye yardımcı olmak üzere, ilave tedaviler koruyucu (Adjuvan tedavi) uygulanması tüm kanser merkezlerinde kabul edilen bir görüştür. Cerrahi tedaviden sonra adjuvan tedavi olarak; radyoterapi, kemoterapi ve Hormon tedavisi uygulanabilir. Meme Kanserinde özellikle uygulanan adjuvan kemoterapi ve hormonal tedavi önemlidir" dedi.

Meme kanserinin bilinenin aksine aslında sistemik bir hastalık olduğunu ifade eden Op. Dr. Ulaş Aday, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Ameliyat yapılan ve hastalıklı olan meme dokusu ya da koltuk altı temizlenen hastalar da tekrardan tümör oluşumu riski taşırlar. Bu nedenle cerrahi operasyon sonrası hastalığın evresine uygun olarak hastaya, adjuvan kemoterapi veya hormonoterapi verilir. Hormon tedavisinin özellikle östrojen reseptörü Pozitif hastalarda faydası kanıtlanmıştır. Komşu lenf bezleri, akciğer, kemik gibi diğer organ ve sistemlere de sıçramış olan hastalarda da kemoterapi verilerek hastanın yaşam süresi uzatılır.

Hormonoterapi ve adjuvan kemoterapinin asıl etkin olduğu grup cerrahi olarak lokal kontrolü sağlanmış hasta grubudur. Bu hastalarda hastalığın tekrarını önlemede ve hastalıksız yaşamın devamı için, bu tedaviler medikal onkologlarca yapılmalıdır."(İHA)

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.