Günümüzde henüz çare bulunamayan ve ölümle sonuçlanan mikrobik bir hastalık olan AIDS'in dünyadaki yayılımında bir numaralı bulaşma yolunun cinsel ilişki olduğu belirtildi.
Uzmanlar, 'Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Hastalığı' manasına gelen kelimelerin baş harflerinden oluşan AIDS'in, HIV (İnsan immun yetmezlik virüsü) denilen bir virüsle meydana geldiğini bildirdi. AIDS'in halen en mühim bulaşma şekli ve yolu homoseksüel ilişkiler olmakla beraber, gayrimeşru bütün cinsi münasebetlerin de bu hastalık için aynı risk taşıdığı kaydedildi. Uyuşturucu müptelalarında (iğneyle zerk yapanlarda), ortak enjektör kullananlarda, kan ve kan ürünlerinin naklinde (bilhassa faktör 8 alan hemofili hastaları için) daima hastalık riski olduğunun iyi bilinmesi gerektiği ifade edilerek, ayrıca, hasta olan anneden bebeğine, gerek rahim içinde plasentayla, gerekse doğumdan sonra emzirmeyle hastalık geçmesinin mümkün olduğu vurgulandı.
Uzmanlar, AIDS'in ölümle sonuçlanan mikrobik bir hastalık olduğunu söyleyerek, bu mikrobun bulaştıktan sonra bağışıklık sistemini bozduğunu ve insanın birçok hastalığa karşı kendini koruyamamasına sebep olduğunu belirtti. zamanla vücudun savunma sisteminin yavaş yavaş ortadan kalktığını ve ortalama 10 yıl sonra, çeşitli hastalık belirtilerinin görülmeye başladığını bildiren uzmanlar, AIDS hastalığı ortaya çıksın çıkmasın, mikrobu taşıyan kişilerin başkalarına bulaştırabileceği uyarısında bulundu.
AIDS'İN AŞISI BULUNMUYOR Bir insanda AIDS mikrobu olduğunu belli edecek net bir işaret olmadığını kaydeden uzmanlar, kesin teşhisin ancak kan muayenesi ile konulduğunu ifade ederek, AIDS'in kesin tedavisi olmadığını ve henüz koruyucu bir aşı bulunmadığını vurguladı. Uzmanlara göre mikrop; kişiden kişiye, cinsel ilişki yoluyla, kan yoluyla ve anneden bebeğine geçebiliyor.
Uzmanlara göre, AIDS'ten korunmak için şu tedbirlerin alınması gerekiyor:
"Mikrobu taşıyıp taşımadığı bilinmeyen kişi ile girilen cinsel ilişkilerde kondom kullanılmalı. Kontrol edilmemiş kan ve kan ürünleri kesinlikle kullanılmamalı. Şırınga, iğne, jilet gibi her türlü delici ve kesici Alet, başkaları ile paylaşılmamalı. Çiftler evlilik ve hamilelik öncesinde AIDS testi yaptırmalı"
AIDS mikrobunun, vücut dışında yaşayamayan çok dayanıksız bir virüs olduğunu ve dış ortamda kısa sürede öldüğünü anlatan uzmanlar, bu yüzden, el sıkışma, sarılma, dokunma, aynı tabaktan yemek yeme ile tuvalet ve banyolardan geçme tehlikesinin olmadığını belirtiyor.
AIDS'in insandan insana en fazla kadın-erkek arasındaki cinsel ilişki yoluyla bulaştığını bildiren uzmanlar, bunun yanı sıra, iki erkek arasındaki eşcinsel ilişkilerin de AIDS'in bulaşması açısından önemli yollardan olduğunu kaydetti. Uzmanlar, cinsel ilişkide kadın cinsel organının daha geniş doku yüzeyine sahip olması ve ilaveten meninin daha yüksek yoğunlukta mikrop içermesine bağlı olarak, kadınların daha fazla risk altında olduğuna dikkat çekti. Uzmanlar, AIDS'ten korunmanın en güvenli yolunun ise tek eşlilik olduğunu ifade etti.
KAN YOLUYLA BULAŞMA Mikrobu almış kişiden alınan kan, kan ürünleri, organ, doku ve spermin başkasına verilmesiyle virüsün bulaşabildiğini vurgulayan uzmanlar, kan yoluyla bulaşmanın diğer biçimini de, 'Sterilize edilmemiş yani mikroptan arındırılmamış iğne, enjektör, makas, jilet gibi diğer delici-kesici aletlerin kullanılması' olarak açıkladı. Uzmanlar, damardan uyuşturucu kullananların, kendi aralarında ortak iğne, enjektör kullanmalarına bağlı olarak, en fazla risk altındaki gruplar arasında yer aldığını belirtti.
Kan yoluyla bulaşmanın önlenmesi için, öncelikle tüm kan ve kan ürünleri ile organ, doku, sperm vs. veren kişilerin uygun testlerle taranması gerektiğini bildiren uzmanlar, mikropla bulaşmış veya kontrolü yapılmamış kan ve kan ürünlerinin hiçbir şekilde kullanılmaması gerektiğini vurguladı.
Tıbbi uygulamalarda tek kullanımlık iğne, şırınga ve malzemenin kullanılması veya bunlar sterilize veya dezenfekte edilmeden kullanılmaması gerektiğini ifade eden uzmanlar, "Kişiler AIDS'ten korunmak için ortak jilet kullanımından kaçınmalı, makas, kesici delici tırnak bakım malzemelerinin steril olduğundan emin olmadan kullanılmalarına izin vermemelidirler. Bu aletlerin 20 Dakika kaynatılması veya çamaşır suyunda bekletilmeleri ile AIDS mikrobunun etkisiz hale getirilmesi kolayca mümkün olabilmektedir" önerisinde bulundu.
Mikrobu almış olan annenin, bebeğine bulaştırabileceği uyarısında bulunan uzmanlar, AIDS mikrobunun, hamilelik esnasında, doğum sırasında veya Anne Sütü ile bebeğe geçebildiğini belirtti. Uzmanlar, anneden bebeğe bulaşma oranının yüzde 30 civarında olduğunun tahmin edildiğini bildirdi. Uzmanlar, annneden bebeğine bulaşmayı en erken devrede tespit etmek ve gerekli tedbirleri alabilmek için gebelik öncesi AIDS tarama testleri yaptırılması gerektiğini kaydetti.
AIDS-UYUŞTURUCU İLİŞKİSİ Uyuşturucu Madde bağımlılığının AIDS için çok ciddi risk faktörü olduğunu vurgulayan uzmanlar, damar yolu ile uyuşturucu kullananlarda AIDS'e sık rastlanıldığını ifade etti. Uyuşturucu bağımlılarının, damar yolu ile uyuşturucu kullanırken, sıklıkla başkası tarafından da kullanılmış, kirli enjektörleri defalarca kullandığına dikkat çeken uzmanlar, bu yolla AIDS mikrobunun, bağımlılar arasında hızla yayılmasına sebep olduğunu belirtti. Uzmanlar, buna ilaveten uyuşturucu kullananlar arasında yaygın olarak görülen kontrolsüz ve korunmasız cinsel ilişkilerin de AIDS'in yayılımına sebep olduğunu bildirdi.
AIDS'in kesin teşhisinin laboratuvar tetkikleri ile konulduğunu ifade eden uzmanlar, en fazla kullanılan teşhis yönteminin, tarama testleri ile kanda Antikor tayini olarak açıkladı. Antikorun, mikroba karşı vücudun geliştirdiği maddelere denildiğini ve bunların, mikrop girdikten ortalama 3 Ay sonra oluştuğunu vurgulayan uzmanlar, bu sürenin 6 haftadan 1 yıla kadar değişebildiğini kaydetti.
İlk tarama testleri ile Pozitif bulunan tüm örneklerin, mutlaka daha ileri teknik gerektiren doğrulama testi ile incelendiğini söyleyen uzmanlar, bunun sebebini, 'başka sebeplere bağlı olarak hatalı pozitiflik görülebilmesine' bağladı. Uzmanlar, doğrulama testi ile tekrar pozitif bulunan kişinin, 'AIDS mikrobu ile karşılaşmış' demek olduğunu belirtti.
Tarama testlerinin devlet hastanelerinde, halk sağlığı laboratuarlarında, özel hastane ve laboratuarlarda, Kızılay kan merkezlerinde, üniversite hastanelerinde yapılmakta olduğunu anlatan uzmanlar, test başvurusunda bulunan kişinin kimlik bilgilerinin gizli tutulmak zorunda olduğuna dikkat çekti.
Genel kural olarak, hastalığı ne olursa olsun her hastaya mümkün olduğunca cesaret ve umut vermek gerektiğini bildiren uzmanlar, "Buna özellikle ihtiyacı olan AIDS hastaları, doktoruna, yakınlarına ve arkadaşlarına güven duygusunu kaybetmemeli ve olabildiği ölçüde normal hayat ve ilişkilerini sürdürmelidirler" dedi.
AIDS'e yakalananlarda başlangıçta kabullenememe ve isyan duyguları ortaya çıkabileceğini vurgulayan uzmanlar, bunu yalnızlık, toplum tarafından dışlanma hissi, umutsuzluk ve çaresizlik duygularının izlediğini, kişinin ruhi çökkünlüğe girebildiğini kaydederek, "Uykusuzluk, iştah bozukluğu, zayıflama, unutkanlık, çabuk yorulma, halsizlik, umutsuzluk, çaresizlik duyguları ruhi çöküntü belirtisi olabilir. Ruhi destek ve tedaviler, hastanın hayata daha umutla sarılmasını ve mücadele için kendini daha güçlü hissetmesini sağlayacaktır. AIDS'e yakalananlar çekinmeden psikiyatriste başvurmalı ve duygularını paylaşmalıdırlar" önerisinde bulundular. İHA