Böbrek taşları en sık görülen ve ağrıya neden olan böbrek rahatsızlıklarından biridir. Erkeklerin 10%’unda ve bayanların 3%’ünde hayatlarının bir döneminde böbrek taşı oluşur.

Ve bunların çoğunda , başka taş gelişimi ihtimali yüksek olduğu için , hastalık kronik bir hal alır.

Her biri yumruk büyüklüğünde olan böbrekler vücudun yan-arka kısımlarında yerleşmiş organlardır. Mesaneye üreter adı verilen dar tüplerle bağlanmışlardır. Böbrekler kanı süzen , faydalı Maddeleri tekrar vücuda geri alan , zararlı maddelerin idrarla atılımını sağlayan filtrelerdir. Böbrekten atılan idrar mesanede toplanır ve üretra adı verilen kanalla vücuttan dışarı atılır.

Nasıl Oluşur?
Böbrek taşları, çeşitli Minerallerin ve başka maddelerin böbrekte toplanıp, katı parçacıklar halinde çökmesi sonucu oluşur. normal koşullarda idrarda bulunan çeşitli kimyasallar bu çökmeyi engeller. Fakat bazı durumlarda bu koruyucu mekanizma etkisini yitirir. Eğer oluşan parçacıklar küçükse herhangi bir yakınmaya neden olmadan idrarla atılırlar. Daha büyük taşlar ise böbrekte veya idrar yolunda bir yerde takılıp tıkanmaya yol açabilirler.

Taş hastalığının belirtileri nelerdir ?
-Özellikle yan bölgelerde olmak üzere çok şiddetli, kıvrandırıcı ağrılar
-Ağrı ile beraber bulantı ve kusma
-İdrarda kanama
-Sık tekrar eden idrar yolu enfeksiyonları
-Ailenizde taş hastalığının bulunması
-Çocuklarda karın ağrısı, iştahsızlık, idrar yolu enfeksiyonları

Taş hastaları neler yapmalıdır ?
-Mutlak surette her Gün yeteri kadar Sıvı alınması (2-2.5 lt, 10-12 bardak)
-Sık tekrar eden taş hastalığı durumunda yiyeceklerin düzenlenmesi
-Yeterince hareketli bir hayat (düzenli yürüyüşler, eksersizler)
-Stresten uzak bir yaşam tarzının sağlanabilmesi
-6 ayda bir idrar analizi ile ultrasonografi incelemesinin tekrarı
-Vücutta taş oluşumuna yol açan sebeplerin aydınlatılması amacıyla kan ve idrar örneklerinin incelenmesi ve gereken tedavinin başlatılması
-Mevcut taşların büyümeden gereken önlemlerin alınması ve taşların uygun yöntemler ile temizlenmesi
-Düşürülen taşların Analiz amacıyla biriktirilmesi ve inceleme amacıyla bu konu ile ilgilenen deneyimli merkezlere başvurulması

Nasıl teşhis edilir ?
Teşhiste hastanın şikayetleri yol gösterici olsa da, taşların belirlenmesinde günümüzde en sık uygulanan inceleme yöntemi ultrasonografidir. Hastalara herhangi bir uygulama zorluğu oluşturmayan, basit ve pratik bu uygulama ile idrar yollarındaki taşların çoğu tespit edilebilmektedir. Gerekli olduğu taktirde ilaçlı böbrek filmi (IVP) çektirilerek taşlar ve idrar yollarının boşlukları da görülebilmektedir.
Son yıllarda yine pratik,hızlı ve konforlu bir yöntem olarak devreye giren spiral tomografi tüm taşları çok kolay teşhis edebilmektedir. Hastalara ayrıca idrar tahlili yaptırmak suretiyle idrardaki kristalleri,kanama ve enfeksiyon durumunu değerlendirmekte gereklidir.
Böbrek taşlarında tedavi yöntemleri nelerdir ?

Böbrek taşlarının çoğu kendiliğinden düşme eğilimindedir. Tüm idrar yolu taşlarının yaklaşık 80’i ilaç tedavisi ile düşer. Taşın düşmesini etkileyen en önemli faktör taşın büyüklüğüdür. 4 mm’nin altındaki taşın düşmesi beklenirken, 6 mm’nin üzerindeki taşlar‘a müdahale gereklidir. Ayrıca, taşların şekli ve idrar yolundaki yerleşimi de düşmeyi etkileyen önemli faktörlerdir.

Tedavi Yöntemleri:
– Kendiliğinden yada ilaç yardımıyla taşın düşürülmesi
– ESWL ( şok dalgası ile taşları kırmak)
– Minimal invaziv girişimler (Kapalı böbrek taşı ameliyatı, kapalı üreter taşı ameliyatı)
– Klasik açık Ameliyat yöntemi

Bu yaklaşımlardan hangisinin uygulanılacağı; taşın yerine, büyüklüğüne, idrar yollarına verdiği veya verebileceği zararına ve taşın cinsine bağlıdır. Günümüzde minimal invaziv tekniklerin gelişmesi sonucu klasik açık cerrahi, en az başvurulan ve en az tercih edilen metod olarak kalmıştır.

Taş kırma yöntemi (ESWL)

Günümüzde taşların tedavisinde uygulanan en kolay ve en az zahmetli yöntemdir. Vücut dışında oluşturulan şok (basınç) dalgalarının böbrekteki taşlar üzerine odaklanması ile taşların kırılması esasına dayanan modern,pratik ve ağrısız tedavi şeklidir. Ancak her taşın tedavisi için uygun olmayıp sadece çapı 2 cm.nin altındaki böbrek taşlarının en etkili tedavi şeklidir.Bu yöntemle taşlar küçük parçalara ayrıldıktan sonra vücuttan dışarı atılabilmektedir. Tedavi sonuçları başarılı olup, uygun hastaların seçimi çok iyi yapılmaktadır. Büyük taşlar,aşırı şişmanlık,kanama bozuklukları,idrar yollarında enfeksiyon ve idrar yollarında tıkanıklık bu yöntem için engel teşkil eden faktörlerdir.

ESWL Uygulaması
Üreteroskopi
Böbrek ile idrar torbası arasında yer alan üreterde (idrar kanalı) takılıp kalan taşların yine hemen hemen hepsi açık ameliyat yapılmaksızın endoskopik (kapalı, ameliyetsız) yoldan girişimler ile tedavi edilebilmektedir. İşlem sırasında ışıklı Alet ile önce idrar torbasına, sonra da taşın bulunduğu idrar kanalına girilerek ilerlenir ve taşın bulunduğu bölgeye gelince küçük taşlar değişik girişimler ile direkt dışarı alınır. Eğer taş büyük ise, olduğu yerde kırılarak küçük parçalara ayrılır ve bu parçalar tek tek temizlenir.Geri kalan çok küçük taşlar ise kendiliğinden dökülür. Bu yöntem sonrasında hastaya bir kesi yapılmadığı için hastanın iyileşmesi ve günlük aktivitelerine dönmesi çok hızlıdır. Bu yöntem özellikle idrar kanalının alt kısmında (idrar torbasına yakın) yerleşmiş taşların alınmasında ilk tercih edilen tedavi yöntemdir. Orta ve üst bölümde yerleşen taşların çoğu taş kırma yöntemi (ESWL) ile tedavi edilebilmektedir.

Üreteroskopi Uygulaması

Perkütan Taş Cerrahisi ( Kapalı Böbrek Ameliyatı) :
Taş kırma yöntemi ile tedavi edilemeyen veya kırılsa da dökülemeyecek büyüklükte olan taşların çoğunda hastalara açık ameliyat yapmadan, böbreğe endoskopik olarak tek bir kanaldan girilerek (kapalı yoldan) tedavi yapılabilmektedir.
Perkütan yoldan taşın cerrahi tedavisi ciltte açılacak küçük bir delikten böbreğe girilerek, böbrek içinde ki taşlar gözle görülebilmekte, sayısı ve büyüklükleri net bir şekilde değerlendirebilmektedir. Küçük olan taşlar kolaylıkla dışarı alınabilirken, büyük taşlar olduğu yerde kırılarak küçük parçalar halinde temizlenebilmektedir. Sadece tek bir kanaldan girildiği için bu yöntemin böbrek fonksiyonları üzerinde ciddi hiçbir etkisi olmayıp hayat kalitesi açısından da hastaya çok az zarar veren bir yöntemdir. Bu yöntem yüksek başarı oranları ile işlem sonrasında hastaların herhangi bir ameliyat yarası olmaksızın erkenden ayağa kalkıp, çok kısa sürede iyileşerek, aktivitelerine dönmelerine müsaade etmektedir.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.