Çocukluk çağında görülen akut, bulaşıcı bir solunum sistemi hastalığıdır. Her yaştaki duyarlı kişilerde görülmekle birlikte özellikle çocukluk yaşlarında ağır seyreder. ”Boğmaca” adı hastalığın klinik tablosunu çok güzel tanımlamaktadır. Hastalığın zorlu ve uzun süren öksürüğünü dile getirir. Hastalığın etkeni ”Bordatella pertussis” adı verilen bir bakteridir. Bulaşma damlacık yoluyla olur. Yani solunum yolundan öksürük gibi nedenlerle atılan ve Havada serbest halde bulunan asılı küçük damlaların başka kişiler tarafından solunum yolundan alınması ile oluşur. Ancak, hiçbir şikayeti bulunmayan ve hastalığı taşıdığının farkında olmayan bir kişi de bu hastalığı başkalarına bulaştırabilir.  Hafif ya da atipik hastalığı olan erişkinler ve büyük çocuklar hastalığı aşısız bebek ve küçük çocuklara bulaştırırlar. Hastalık çok bulaşıcıdır. Bulaşıcılık şikayetlerin başladığı tarihten üç hafta sonrasına kadar uzayabilir.

Aşı uygulamasının yaygınlaşmasından sonra dünyadaki olgu sayısı % 99 azalmıştır. Aşılanmış toplumlarda olguların % 50’si ilk yaşta ve çoğunlukla 6 aydan küçük bebeklerde görülür. Olguların % 25’i ergen ve genç erişkinlerde görülür.  Bu durum, bağışıklığın yaşla azalmasına ve aşılı toplumlarda hastalık olmadığı için bağışıklık sisteminin yeniden uyarılmasındaki yetersizliğe bağlıdır. Türkiye’de yaygın aşı uygulaması sonucunda hastalığın görülme hızı giderek azalmıştır.

BELİRTİLER

Kuluçka dönemi 6-20 Gün (ortalama 10 gün) dür. Hastalık 6-10 hafta sürer ve üç dönemi vardır.

Kataral Dönem: Nezle, gözlerde kızarıklık ve hafif öksürük görülür. Ateş yüksek değildir. Bu dönem iki hafta kadar sürer. Paroksismal Öksürük Dönemi: İlk dönemdeki kuru öksürük giderek artar, daha çok geceleri ve nöbetler halinde gelir. Beslenme, ağlama, duman, öksürük sesi duyma nöbeti başlatan uyaranlardır. Boğulurcasına ardı ardına öksürük, morarma, kusma ve derin sesli bir iç çekme (huup!) olur. Her nöbette 10-30 kez öksürme gerçekleşir. Nöbetten sonra bulantı sıktır ve çocuk bitkinleşir. Bu dönem 2-6 hafta sürer.

İyileşme Dönemi: Nöbetler giderek seyrekleşir. Bir Ay içinde tümden yok olur.  

Üç aydan küçük bebeklerde klasik tablo genelde görülmez, kataral dönem kısa, paroksismal dönem ise ağır ve uzundur. Bebeğin ateşinin olmaması, ataklar arasında iyi olması boğmaca için özgün bulgulardır.

TANI

Hastalığın tanısı klinik olarak ve bakterinin geniz ve boğaz mukus kültüründen üretilmesi ile konur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün klinik tanı için ölçütler belirlemiştir. Buna göre;

Öksürüğün en az 2 hafta sürmesine ek olarak,Öksürük nöbetleri, nefes alırken huup sesinin duyulması ya daÖksürük sonrası kusmadan en az birinin bulunması veBu tabloyu açıklayacak başka bir neden olmaması Boğmaca tanısını koydurur.

Hastalığın laboratuvar tanısında kullanılan çeşitli yöntemler vardır. Bunun için burun yoluyla girilerek genizden kültür veya burun yıkama sıvısı alınmalıdır.

PROGNOZ

Hastanın yaşı ne kadar küçükse prognoz o kadar  kötüdür.Bebeğin 6 aydan küçük ya da prematüre olması ölüm riskini arttırır. Aşılanma, iyi bakım, iyi beslenme, solunum desteği ölüm olasılığını azaltır. Öksürük nöbetleri sonucu beynin Oksijensiz kalması, kafaiçi Basıncının artması, uzun süreli kan şekerinin düşmesi epileptik nöbet, zeka geriliği, davranış bozuklukları gibi kalıcı izler bırakabilir.

TEDAVİ

Boğmacanın tedavisi büyük oranda destekleyicidir. Yatak istirahatı şarttır. Çoğu hasta evde tedavi edilebilir. Ancak 6 aydan küçük bebekler ve ağır olgular hastaneye yatırılmalıdır. Yeterli beslenme ve Sıvı desteğinin sağlanması önemlidir. Hastaya sık sık fakat az miktarda yumuşak yiyecekler verilmelidir. Buharın yararı gösterilememiştir. Nöbeti başlatan uyaranlardan kaçınmalıdır. Çok ağır olgularda solunum desteği gerekebilir. Antibiyotik tedavisi erken başlarsa klinik seyri hafifletebilir, bulaştırıcılığı azaltır. Bunun için mümkün olduğunca erken dönemde hastalar bir sağlık merkezine (aile hekimlerine) başvurmalıdır.

KOMPLİKASYONLAR

Hastanın yaşı ne kadar küçükse komplikasyonlar o kadar sıktır. En sık solunum sistemi komplikasyonları görülür. B. pertussis’in kendisine ya da ikincil bakteri enfeksiyonlarına bağlı zatürre, orta kulak iltihabı gelişebilir. Ölümlerin başlıca nedeni zatürredir. Boğmaca hastalarında, şiddetli ve uzun süreli öksürme nöbetleri yüzünden, beyin hasarına yol açabilecek Oksijen eksikliği, beyin kanamaları, bilinç kaybı, nöbetler, görme-konuşma bozuklukları, sağırlık görülebilir. Paroksismal dönemde burun kanaması, gözde kanlanma, siyah renkli dışkılama, kasık fıtığı gelişebilir. Sık sık kusma ve beslenememe sonucu zayıflama görülebilir.

KORUNMA

Ne doğal enfeksiyon ne de aşılama yaşam boyu bağışıklık sağlamaz. Hastalığı geçmişte atlatmış olan kişiler de ömür boyu bağışıklık kazanmış olmazlar. İnsanlar, bu hastalığa karşı aşılanmış veya bu hastalığı geçirmiş olsalar bile boğmaca enfeksiyonu ile tekrar hastalanma riski daima bulunur. Ancak, bu kişilerin hastalanmaları halinde hastalık çok daha hafif ve ılımlı seyreder. Bu nedenle korunmada en etkili yöntem aşılamadır. Difteri ve tetanoz toksoidleri ile karma olarak hazırlanmış iki çeşit aşısı vardır. Her iki aşının da ilk dozu yaşamın ikinci ayında kas içine yapılır. Bir ya da iki ay arayla iki kez tekrarlanır. Son dozdan 6–12 ay sonra pekiştirme dozu gerekir. Sağlık Bakanlığı AŞI TAKVİMİ’ne göre: Doğumdan sonra; 2.ayın sonu, 3. ayın sonu, 4. ayın sonu ve 16–24. aylarda yapılacak 4 doz aşı ile yeterli bağışıklık sağlanır. Aşının 5. dozu 4–6 yaşlar arasında önerilmektedir. Her iki aşı da 7 yaşından büyüklere yapılmaz. Ülkemizde DBT aşısı/ Karma aşı (Difteri-Boğmaca-Tetanoz) nın ikinci pekiştirme dozu 4-6 yaşlarda değil, ilkokul birinci sınıfta yapıldığından boğmaca öğesi çıkarılmaktadır. Boğmacanın sık görüldüğü toplumlarda en erken 6 haftalık bebeklere aşılama başlanır ve dozlar 4 hafta ara ile verilebilir. Herhangi bir nedenle aşılamaya ara verilmişse uygulama kalınan yerden sürdürülür. 

Ergen ve genç erişkin yaş grubunda bağışıklığın yıllar içinde azalması nedeniyle enfeksiyon hızı artmaktadır. Bu nedenle son yıllarda ergen ve erişkinlere de ek doz aşı yapılması gündeme gelmiştir. Aşının koruyucu değeri % 80-90’dır. Aşıya bağlı koruyuculuk 3-5 yıldan sonra giderek azalır. 12 yıldan sonra çok düşük düzeylere iner. Önceden aşılılar yakalansalar bile hastalığı hafif geçirirler.

Aşının Yan Etkileri

Yerel ve genel olarak ikiye ayrılır. Yerel yan etkiler aşı yerinde kızarıklık, şişme, ağrıdır. Genel yan etkiler ise 38 derecenin üzerinde ateş, halsizlik, uyku hali, huzursuzluk, iştahsızlık, kusma olup aşıdan 4-6 Saat sonra ortaya çıkar. Ateş düşürücü ve ağrı kesicilere yanıt verir. Bu belirtiler oluşsa bile aşılama sürdürülür. Bu gibi yan etkilerin sıklığı yaş ilerledikçe artar.

Hafif yan etkilerde ateş düşürücü kullanımı yararlı olabilir, ama genelde buna gerek duyulmaz. Ateşlenme halinde havadar ve serin tutan giysiler giymek, soğuk ve nemli süngerle veya soğuk banyoyla vücudun ateşini düşürmek genelde yeterli olur. Ancak, aniden oluşan ve şiddeti yüksek olan yan etkilerde derhal Aile hekimiyle irtibata geçilmelidir. Çünkü, böylesi yan etkiler farklı bir rahatsızlığın örneğin ciddi bir enfeksiyon hastalığının ön belirtileri de olabilir.

HASTALIĞIN KONTROLÜ

Boğmacalı bir hasta ile teması olanlar en az 21 gün boyunca hastalığın belirtileri yönünden izlenir. Hastanın ev halkı ve diğer yakın ilişkide olanlara aşılama durumlarına ve klinik belirtilerinin olmasına bakılmaksızın antibiyotik tedavisi verilir. İlacın başlanmasından 5 gün sonra bulaştırıcılık sona erer. Bundan sonra çocuk iyiyse kreşe ya da okula gitmesine izin verilir. Yakın çevredeki 7 yaşından küçük aşısız ya da eksik aşılıların aşıları tamamlanır.

HAZIRLAYAN; Dr. Serdar ÖZER

KAYNAKLARTopçu AW, Söyletir G, Doğanay M. Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji, 2008, 3. Baskı, 784-786. Mandell, Douglas, and Bennett’s Principles and Practice of Infectious Diseases, 2005, 6th Edition. 2701-2706.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.