İnsan yaşamının çok önemli bir parçası olan cinsellik, aynı zamanda, kadın ve erkek arasında yakın ilişkinin kurulması ve sürdürülmesinde de çok büyük bir rol oynuyor. Bu yüzden cinsel sorunlar, çiftler için haz ve doyum duygusunu kaybetmekten öte bir sıkıntı yaratıyor.Cinsel ilişki, istek, uyarılma, doyum ve rahatlama olmak üzere dört aşamadan oluşuyor. Bu basamaklardan herhangi birinde veya birkaçında sorun yaşanması, cinsel işlev bozukluğunun ortaya çıkmasına neden oluyor.Erkeklerin en sık yaşadığı sorunların başında erken boşalma, kadınlarda ise cinsel isteksizlik geliyor. Cinsel işlev bozukluklarına tıbbi, psikolojik ve sosyo-kültürel etkenleri bir bütün olarak dikkate alarak yaklaşmak gerektiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Evrim Erbek, “Cinsel işlev bozuklukları organik ve psikolojik nedenlere bağlı oluşabilir. Çoğu zaman organik nedenlere psikolojik nedenler de eşlik ettiği için cinsel işlev bozukluklarının multi-disipliner olarak ele alınması gerekir. Değerlendirme psikiyatri, üroloji ve jinekoloji uzmanlarınca yapılır. En sık karşılaştığımız organik nedenler, damar hastalıkları, Hipertansiyon, diyabet, kronik hastalıklar, ilaç yan etkileri ve uyuşturucu Madde kullanımıdır. Bunlar dışlandıktan sonra kişide psikolojik etkenler aranır” diyor.Yetiştirilme tarzı etkiliyorCinsel işlev bozukluklarına yatkınlık yaratan ve sorunun sürmesinde rol oynayan birçok psikolojik faktörün de bulunduğunu hatırlatan Dr. Erbek, ailenin ve toplumun cinselliğe bakış tarzının, yetiştirilme biçiminin cinselliği önemli ölçüde etkilediğini söylüyor.Eksik ya da yanlış bilgilendirilmelerin, cinsellik hakkındaki kalıplaşmış yanlış düşüncelerin de cinsellik üzerinde olumsuz etkisi bulunduğu belirterek, “Psikiyatrik rahatsızlıklar, ilişkide uyumsuzluk, çiftler arasında çekiciliğin kaybolması, aldatılma, hamilelik ve doğum sonrası ruhsal durumlar, partnerdeki cinsel problemler, fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalma, travmatik cinsel deneyimler, cinsel açıdan özgüven eksikliği ve performans anksiyetesi en sık gördüğümüz psikolojik ve kültürel nedenlerdir” diyor.