Osteoporoz en sık görülen kemik hastalığıdır. Yaşam süresinin artması ile son yıllarda önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Son yıllardaki çalışmalar hastalığın tedavisi kadar önlenmesine yöneliktir.
Osteoporoz genellikle 60 yaşından sonra görülen ancak doruk kemik kütlesinin çocuk ve adölesandan itibaren kazanılması ile görülen bir durumdur. Adölesan dönemi bu hastalığın daha sonraki hayatta önlenmesi için kritik bir dönemdir. Bu yaşlarda görülen kemik kırıklarının çoğunda belirgin bir neden mevcut değildir.
Kemik kütlesi genetik faktörlerden etkilenir. Osteoporozlu annelerin kızlarının kemik yoğunluğunun, osteoporozu olmayan annelerin kızlarına göre daha az olduğu gösterilmiştir.
Egzersiz ve diyet kalsiyum da osteoporoz önlenmesinde etkilidir. Orta derecede fizik aktivite, kemik kütlesi gelişimini çocuklar ve adölesanda Pozitif olarak etkilenmektedir.
Diyet kalsiyumu, büyüme esnasında erişkinden daha fazla etkilidir. Genç erişkinlerde kemik kütlesinin gelişimi süt ürünleri ve kalsiyum alımına bağlıdır ve kalsiyum gereksinimi çocukluk ve adölesandan fazladır. Adölesan döneminde iskelet büyümesi hızlandığından ek olarak 500 mg kalsiyum verilmelidir ki bu Günde iki Su bardağı süte eşdeğerdir. Atletlerde kalsiyum ihtiyacı daha fazladır. Kalsiyum miktarının yeterli olmasının çocuklarda kırık riskini önemli derecede azalttığı gösterilmiştir. Dondurulmuş veya hamburger tipi yiyeceklerde fosfat içeren koruyucular olduğundan kemik yıkımını kolaylaştırır. Aynı şekilde aşırı Tuz, kahve, çay ve kolada kalsiyum atılımını kolaylaştırır. Aşırı Protein tüketimi idrarla kalsiyum atılımına neden olur. Vejetaryenler osteoporoz yönünden risk altındadırlar. Güneş ışınları ise kemik kütlesine olumlu yönde etki eder. Hiperkolesterolemi ve obezite gibi nutrisyonel durumlar kemik Mineral yoğunluğunu etkiler.
sırt ağrısı, alt ekstremitelerde ağrı ve kırık, yürüme bozukluğu şikayeti olan çocuklarda osteoporoz düşünülmeli, ayrıca steroid veya konvülsiyon için ilaç kullananlarda osteoporoz yönünden dikkatli olunmalıdır.
Yetersiz ve vejetaryen beslenme yanında diabet, hipertiroidi,büyüme Hormonu eksikliği gibi endokrin hastalıklarda, genetik geçiş gösteren ve kromozom anomalisi ile giden hastalıklar, lösemi ve malignensili hastalar, uzun süreli böbrek hastalıkları, kalp hastalığı, kronik akciğer hastalığı, romatoid artrit gibi romatizmalı hastalıklar, iskelet anomalisi ve hastalıklarında ve herhangi bir nedenle hareketsiz uzun süreli yatan çocuklarda, erişkinlerde olduğu gibi osteoporoz gelişeceği bilinmeli ve önlemleri alınmalıdır.
Aşırı egzersizinde osteoporoza yol açacağı unutulmamalıdır. Osteoporozun önlenmesinde diyetle yeterli kalsiyum ve süt ürünleri alınmalı, aşırı tuz, kahve, çay ve koladan, aşırı egzersizden kaçınılmasına dikkat edilmelidir. Atletlerde daha yüksek miktarda kalsiyum verilmelidir. Osteoporoz tanısı için kemik mineral yoğunluğunun ölçümü gereklidir. Çocuklarda yaşa ve cinse göre olan normal değerlerle karşılaştırılır.
Adölesan döneminde görülen osteoporoz genellikle 3-4 yılda kendiliğinden geçebileceğinden fazla yakınması olmadıkça ilaç kullanılmayıp kalsiyum, D vitamini ve güneşe çıkması önerilir. Çocuklarda osteoporozun tedavisinde sebebe yönelik tedavi yapılmalı, kalsiyum ve D vitamini verilmeli, gerekirse ilaçlar kullanılmalıdır.
Prof. Dr. Alev HASANOĞLUKaynak : Osteoporoz ile Yaşam Derneği