Daha çok gen aktarımı yoluyla görülen meme kanseri için erken teşhisin önemini vurgulayan Dr. Ali Durmuş, konu hakkında bilgi verdi.
Göğüs Kanserinde erken teşhis önemliRadyo 7’nin konuğu Genel Cerrahi Uzmanı Operatör doktor Ali Durmuş oldu. Göğüs kanseri ile ilgili soruların cevaplandığı programda hastalığın belirlenmesi, teşhis ve tedavileri konusunda konuşuldu.
kadınlarda çok sık rastlandığını bildiğimiz göğüs kanserinde Türkiye’de ki oran nedir?Sık karşılaşılan bir hastalık. Türkiye’de ise görülme oranı sekizde bir. Sağlık ve tıp açısından gelişen ülkelerle bizim ülkemizde uygulanan tedavilerin aşağı yukarı aynı olması sebebiyle bu konuda gelişildiği söylenebilir. Göğüs kanseri daha çok gen aktarımı yoluyla kalıtsal olarak görülen bir hastalık. Gırtlak, boğaz ve diğer kanserler gibi farklı faktörlere dayanmadığı için daha çok ailede bu hastalığı geçiren kişi varsa diğer bireylerde risk taşır diyebiliriz.
Nasıl teşhis edilir? Mamografi kaç yaşından sonra daha çok önem kazanıyor?Türkiye’de ilk zamanlarda teşhisi zor olan bir hastalıktı. Ama şu anda halk arasında mamografi dendiği zaman hemen hemen bilmeyen yoktur. 35 yaşından sonra her kadının yılda bir kez mamografi çektirmesi gerekmektedir. 35 yaşından önce önermememizin sebebi ise mamografinin sadece tanıda bulunup, tarama yapabilmesidir. Yani tam anlamıyla ne olduğu bu aletle anlaşılamayabilir. Kişi öncelikle kendisi eliyle göğsünde bir sertleşme, kitleleşme olup olmadığını muayene etmelidir. Hastaneye başvurduğunda ise öncelikle mamografi çekilir sonra gerekli görüldüğü taktirde kişiden ultrason sonuçları da istenebilir. Bu muayenelerden yeterli bilgiler alınamadığı taktirde ise meme emarı alınır. En son aşamada ise göğüsten bir parça alınması vardır.
Hastalığın yayılma gibi bir olasılığı var mı?Yayılma gibi bir durum yoktur. Ancak hastalık eğer gerektiği vakitte teşhis edilemeyip göğse ve koltuk altına yayılmışsa yapılabilecek bir şey yoktur bu aşamada hastalığın yayıldığı parça alınır. Estetik açıdan kişiyi rahatsız etmemesine özen gösterilerek yapılan bu operasyon sonucunda bölge temizlenir. İlk zamanlarda yapılan operasyonlarda hastalık hangi bölge de olursa olsun koltuk altı ve göğüs bölgesi de alınırken günümüzde sadece hastalığın olduğu bölgeye müdahale edilmekte. Eski tedavi yönteminde Ameliyat sırasında koltuk altında bulunan lenf bezlerinin zarar görmesiyle ameliyattan sonra hastanın kolunda şişmeler olabilirdi. Günümüzde ise bu gibi sorunlar tamamıyla ortadan kalkmıştır.
Günümüzde teşhisi kolaylaşan bir hastalık olduğunu biliyoruz. Teşhisin erken konması bu hastalıkta da önemli mi?Senede bir kere yapılacak kontrol kişilerin hayatını kurtarıp, hastalın yayılmasını önlüyor. Hatta belediyelerin ücretsiz sağlık servisleriyle her şey çok daha kolay. Bu sebeple bu hastalıktan ölen kişiler oldukça azalmıştır. Erken teşhis her hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da oldukça önemli.
Risk faktörleri nelerdir? En sık hangi yaşlarda ortaya çıkıyor?Hastalığa en sık 50 yaş üzerinde rastlıyoruz. Eğer ailede herhangi birinde bu hastalık görülmediyse 35 yaşında her yıl çekilecek mamografilerle bu hastalığın önüne geçilebiliyor. Kişi de hastalık erken teşhis edilmişse Kemoterapi ve radyoterapi görmesine gerek kalmıyor. Bir hastanın kemoterapi maliyeti aşağı yukarı 35bin YTL…Ki bu sadece bir seansın bedeli…Kişilerin manevi olarak yaşadıklarını da hesaba katarsak eğer maddi açıdan bir bedelini bulamayız. Çünkü kemoterapi oldukça zahmetli bir yöntem…Erken teşhisin önemi umarım şimdi daha iyi anlaşılabilmiştir. Artık hastalığın oldukça ilerlediği, son aşamaya gelindiği durumlarda, yani göğüste ki kemiğin ağrıması, göğüs ucunda yaraların çıkıp akıntıların başlaması gözlendiğinde maalesef ki tedavi oldukça zorlaşır. Meme kanseri erken teşhis edildiği taktirde oldukça kolay iyileşen bir hastalık.
Ne zaman doktora gidilmeli?Kadınlar 20 yaşından sonra mutlaka kendi vücutlarında olan değişiklikleri tespit edebilmeyi öğrenmeli. 30’lu yaşlarda ise her yıl mamografi çekilmeli.
Göğüste ve kolda yağ bezesi olması göğüs kanseri belirtisi midir? Her göğüs ağrısı belirti sayılabilir mi?Yağ bezesi göğüs kanseri belirtisi olmaz. Kişi eğer bezeyi eliyle kaydırabiliyorsa endişelenmeye gerek yok. Yağ bezeleri vücutta çıkması muhtemel durumlardır. Bu gibi durumlarda kişi öncelikle kendisi vücudunda ki değişiklikleri gözlemleyip daha sonra bir jinekologa gitmeli. Göğüs ağrısı da aynı şekilde genellikle bayanların özel günlerinde olur. Hormonal dengenin bozulduğu bu dönemlerde ağrı olması olağandır. Göğüste olan kist ya da yağ bezesi ameliyat gerektiren oluşumlar değildir.
Sadece kadınlar da görülen bir hastalık mı?Sadece kadınlarda görülen bir hastalık değildir. Erkeklerde de yüzde bir oranında görülebilir. Hatta erkeklerde çok daha riskli olabilmekte, hastalık daha hızlı yayılma göstermektedir. Bu hastalık sadece kadınlarda olur şeklinde bilindiği için tedaviye geç kalınabilmekte.
Kemoterapi nedir? Yan etkileri var mıdır?Evet kemoterapi ağır bir tedavidir. Her ne kadar günümüzde gelişmiş tıpla kolaylaşmış olsa da yine de bu tedavi şekli hastaları oldukça yorar. Hastalar o yüzden bu yöntemi tercih etmek istemezler. Bu kadar zor olmasının sebebi ise hastalığı durdurması için verilen ilaçların sağlıklı dokuya da zarar verebilmesidir. Bunun sonucunda hastada halsizlik, bulantı, kusma gibi durumlar gözlenebilir. Yapılan son çalışmalarla kemoterapi gören kişiler de saç, kaş dökülmesi sorunu ortadan kalkmıştır. En büyük sorun ise hastaların bu hastalıktan aşırı korkmaları…Hastanın hastalığını bilmesi ve ona göre kendini motive etmesi de tedavide oldukça önemli bir adımdır. Bazı aileler hastalığın gizlenmesi konusunda talepte bulunurken yazık ki bunları gözden kaçırmakta.
Lenf ödem nedir? En aza indirmek için neler yapılabilir?Hastalar ameliyat olduklarında lenf bezleri zarar gördüğü taktirde ki -cerrah ne kadar iyi olursa olsun mutlaka zarar görür- lenf ödem oluşur. Çok ince damar oldukları içinde tedavileri oldukça zordur. Kol ve bacaklarda şişme ile kendini gösteren bir rahatsızlıktır. Hastalığın en aza inmesi içinse hastanın o kolunu ya da bacağını çok az kullanması gerekir. Hatta şişen kola bilezik, yüzük bile takılmamalı. Koruyucu olan lenf bezlerinin bulunmaması sebebiyle hastalıklı bölge her türlü tehlikeye açık hale gelir. Meme kanseri ilk koltuk altı lenf bezlerinden yayılmaya başlar. Lenf kanallarına yayılması sonucunda hastalık genişler.