Uzmanlar, her sekiz kadından birinde görülen meme kanserinin, erken teşhis edilmesi halinde memenin yüzde 97’sinde iyileşme şansı doğduğunu belirtti.
Memedeki süt bezlerinde ve bunların meme ucuna uzanan tüplerinde oluşan, bir çeşit tümör olan meme kanseri, büyük çoğunlukla kadınlarda her Ay östrojen hormonunun artıp azalması ile her ay bu Hormonun meme dokusuna baskı yapması ile oluşuyor.
18 ila 20 yaşından itibaren kadınların elle her ay memelerini kontrol etmesi gerektiğini belirten Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Radyoloji Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Zafer Akşit, “Her bayan ayakta veya sırt üstü yatarak, üç parmağının uçları ile, kitle araştırması tarzında, tüm memeyi ve koltuk altını içine alacak şekilde tarama yapmalıdır. Her sertlik tümör değildir. Bunun için muayene her ay yapılmalı ki bu yöntem ile kadın kendi memesini tanıyarak tüm değişiklikleri hissetmelidir. Meme kanserinin erken teşhis edilmesi halinde memenin yüzde 97’sinde iyileşme şansı doğuyor” dedi.
Erken tanı için kontrollerin, menopoz öncesi kadında 40 yaşında ve sonraki her yıl da mamografi ve USG ile, menopoz sonrası kadında da muhtemelen sadece yıllık mamografi ile elde edildiğini belirten Akşit, meme kanserinde en önemli etken olan “erken teşhis”in, görüntüleme metodları ile elde edildiğini, evre ve tümör özelliği ile tedavi planı ortaya çıktıktan sonra, yurtdışında da yurt içinde de verilecek ilaçların hemen hemen aynı olduğunu söyledi.
Meme kanserinin risk faktörleri arasında erken adet görmek, geç menopoza girmek, adetlerin arasındaki günlerin azlığı, doğum yapmamak, geç yaşta ilk doğumu yapmak, emzirmemek, ailede meme kanseri hikayesi olanlar, aşırı kilolu olmak ve Alkol bağımlılığı olduğunu dile getiren Akşit, “Eğer kişi yıllık mommografi kontrollerini yaptırmıyor ve kitle herhangi bir sebeple ele geldiyse görüntüleme bulgularına göre biopsi tarzı seçilmelidir. İleri evrede bulunan tümörler ise PET/CT (pozitron emisyon tomografisi ve bilgisayarlı tomografi bileşkesi, hibrid cihaz) ile takip edilmeli veya tüm vücut MR tetkiki ile sistemik yayılım araştırılmalıdır” diye konuştu.
Duyulan şüpheler sonucunda yapılan tetkiklerde meme kanseri bulgusuna rastlandıysa hangi safhada olursa olsun, MR ile evrelendirilmeli, buna göre tedavi planı yapılmalıdır” diyen Akşit, vücuda yayılımın tüm vücut MR ve PET/CT tetkikleri ile görüldüğünü, ilk yakalandığında oldukça büyük olan tümörlere, Ameliyat öncesi Kemoterapi yapılıp tümör küçültülerek hastaya ameliyat olma şansının doğduğunu söyleyerek Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nde de tek tüm vücut 3.0T MR ve hibrid PET/CT cihazlarının bulunduğunu belirtti.
Akşit sözlerine şöyle devam etti:
“Vücuda yayılım tüm vücut MR ve PET / CT tetkikleri ile görülür. İlk yakalandığında oldukça büyük olan tümörlere, ameliyat öncesi kemoterapi yapılıp tümörün küçültülmesi sağlanarak hastaya ameliyat olma şansı tanınabilir. Artık MR ve Nükleer Tıp tetkikleri ile, tümöre verilen kemoterapinin faydalı olup olmadığı erken safhada görülebilmekte ve tedavi buna göre değiştirilebilmektedir.
1990’dan beri yapılan çalışmalar, doğru beslenme ve egzersizin meme kanserinden korunma için gerekli unsurlar olduğunu ortaya koymuştur. Günde 3 km yürümek, her yemekte zeytinyağı kullanmak, balık yemek ve günde 3-8 gr balıkyağı almak, meme kanserinden korunmanın başlıca unsurlarıdır. İçerdikleri Maddelerle, vücuttaki bazı metobolik reaksionlara etkileri nedeniyle karnabahar, Lahana, brokoli ve Brüksel lahanası, her kadının her Gün yemesi gereken bitkilerdir”.
iha