İSTANBUL (İHA) – Havaların ısınmasıyla beraber kullanılmaya başlanan kısa kıyafetler, çok sayıda insanın solaryum salonlarına gitmesine sebep oluyor.
Tatile çıkmayı erken bulup güneşlenecek yer bulmakta zorluk çekenler, bronzlaşmak için yapay güneş ışığını yani solaryumu tercih ediyor. Bronzlaşmanın cildin ultra viyole ışınların zararlı etkilerine karşı kendini korumak için gerçekleştirdiği bir tepki olduğunu belirten uzmanlar, tüm bilimsel araştırma ve deneylerin, doğal veya yapay olsun ultra viyole ışınlara uzun süre maruz kalmanın, yaşlanmanın etkilerini artırdığını, bunun yanı sıra malign melanoma adı verilen bir tür Cilt Kanserinin gelişimini de hızlandırdığını vurguluyor. Bu nedenle güneş veya solaryum seanslarının dozunda tutulup, az bronz ama çok Sağlıklı bir cilde sahip olunması gerektiğine dikkat çekiyorlar.
Solaryum makinelerinin, UV ışını üreten lambalardan oluşan yapay bronzlaştırıcılar olduğunu belirten uzmanlar, “Güneş ışınları, Gün ışığı, enfraruj ve ultraviyole ışınlarından oluşur. Bunlardan gün ışığını görebilir, diğerlerini göremeyiz. Ultra viyole ışınları UVA, UVB ve UVC olarak adlandırılır. UVC ışınları zararlıdır, bu yüzden ozon tabakası tarafından filtre edilir. UVA ve UVB ışınları bronzlaşmada en çok rol oynayan ışınlardır. UVA ışınları pigmentlerin renk değiştirmesini yani bronzlaşmayı sağlar. UVB ışınları ise çok güçlü ve yakıcı ışınlardır, aynı zamanda yeni pigment oluşumunu ve üst derinin kalınlaşmasını sağlarlar. Solaryumda kullanılan ışınlar da aynı doğadaki mantıkla çalışmaktadır. UVA lamba ve reflektörleri yüze uygulamada kullanılır. UVB lambaları ise UVA lambaları ile birlikte solaryum yatakları veya kabinlerinde uygulanır” açıklamasını yaptı. Solaryumda güneş ışınlarının zararlı etkilerini kontrol altına almanın mümkün olduğunu ifade eden uzmanlar, “Solaryum makinelerinde ışınlar insan sağlığına en uygun şekilde filtre edilebilir ve ten tipine göre ayarlanabilir. Dolayısıyla güneşte oluşabilecek aşırı kızarma, soyulma, Su toplama gibi durumlar solaryumda söz konusu değildir. Solaryum ile güneş eşit derecede bronzlaşmayı sağlar. Bronzluğun kalıcılık süreleri de aynıdır. Ayrıca UV ışınları, ister doğal olsun ister yapay, vücutta D vitamini üretimini sağlayan en önemli kaynaktır. D vitamininin temeli derinin sentezidir. Yani derimiz ultra viyole ışınları ile temas edince D vitamini üretir. D vitamini kemik erimesini önlemede büyük rol oynayan önemli bir vitamindir. Giysiler ve Camlar derinin bu üretimini engeller. Yaşlı insanlar ve küçük çocuklar güneş ışınlarıyla az temas ettikleri için D vitamini eksikliği çekme riski taşır. D vitamini eksikliği çocuklarda raşitizm, yaşlılarda ise osteomalasi hastalığına neden olabilir. D vitamini aynı zamanda somon, sardalya, ringa gibi yağlı balıklar, balık karaciğeri, yumurta sarısı ve sütlü ürünler gibi hayvansal gıdalarla da alınabilir” şeklinde konuştu.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR
Bilinen, temiz, hijyenik ve uzman kişilerin hizmet verdiği bir solaryum salonunun tercih edilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, dikkat edilmesi gereken hususları şu şekilde sıralıyor:
“Solaryuma her girişinizin ne kadar süreceği ve ne sıklıkta olacağı uzmanlar tarafından belirlenmelidir. Bunun için cilt testi yaptırmanız gerekir. Cilt testi sayesinde teninizin rengine ve cildinizin hassasiyetine göre uygun süre ve seanslar belirlenir. Eğer gerekenden fazla süre veya seans kalırsanız, cildinizde ciddi hasarlar meydana gelebilir. Doğal bir bronzluğa ulaşmak için toplam 6 il 7 seans yeterli olmaktadır. Çabuk bronzlaşmak için seanslar sık sık tekrar edilmemelidir. Örneğin bir hafta içinde 3 kereden fazla veya aynı gün içinde 2 kez solaryuma girmek tehlikelidir. Dermatologlar, yılda 20 Dakikalık 10 seans veya 10 dakikalık 20 seans olarak bir sınırlama öneriyorlar. Solaryumda ilk seansınız 8 ile10 Dakika arasında olmalı daha sonra 5’er dakika artırılarak maksimum 20 Dakikaya çıkarılmalıdır. Solaryum seanslarına başlamadan önce vücut peelingi yapın. Böylece cildinizdeki ölü deri hücreleri atılır, gözenekleriniz açılır, daha eşit ve kalıcı bir bronzluk elde edersiniz. Devam seanslarından önce ise duş yaparsanız daha iyi sonuç alırsınız. Solaryuma girmeden önce cildinizi makyajdan ve diğer kozmetik ürünlerinden mutlaka arındırın. Solaryum için özel olarak üretilen ürünler dışında, hiçbir ürün kullanmayın.”
Solaryum seansı sırasında direkt ışığa bakılmaması gerektiğinin altını çizen uzmanlar, “Ya gözlerinizi kapalı tutun ya da koruyucu gözlük takın. Lens kullanıyorsanız çıkarmayı unutmayın. Vücudunuzda dövme varsa, bu bölgeleri koruyun alerjik reaksiyonlar oluşabilir. Bazı ilaçlar cildinizi UV ışınlarına karşı hassas hale getirir. Eğer ilaç kullanma durumundaysanız, solaryuma girmeden önce prospektüsünü okuyun ve şüpheli durumlarda mutlaka doktorunuza danışın. Bebeklerin ve küçük çocukların tenleri UV ışınlarına karşı hassas olduğu için 16 yaşından küçüklerin solaryuma girmesi uygun değildir. Bu yaştaki çocuklarda büyüme Hormonu salgılanması devam eder ve bu ışınlar Hormonun salgılanmasına etki edebilir. Güneşte ise, şapka, elbise, şemsiye, yüksek koruma faktörlü güneş ürünleri ile iyi korunmaları gerekir. Küçük yaşta alınan güneş yanıkları, ileri yaşlarda ciddi sorunlara yol açabilir. Alkollü olarak solaryuma girmeyin. Epilasyon, ağda, cilt bakımı sonrasında solaryuma girmeyin. Kalıcı makyaj ve Lazer uygulamalarından sonra solaryuma girmeyin” dedi.
Hamile kadınların cildinin daha hassas ve güneş yanığına karşı daha korumasız olduğu belirtilen açıklamada, “Hamilelik sırasında pigment yapıcı melanositleri uyaran Hormon düzeyleri yükselir. Bu durum hamile kadını aşırı pigmentasyona karşı duyarlı hale getirir. Eğer yüzünüzde hamilelik maskesi oluşmuşsa yani düzensiz ve koyu renk değişiklikleri varsa, ultra viyole ışınlarına karşı aşırı duyarlısınız demektir. Bu durumda cildiniz güneş ışınlarına her zamankinden daha fazla ve daha şiddetli cevap verecektir. Bununla birlikte güneş altında uzun süre geçirmeniz hem vücut sıcaklığınızın aşırı artmasına hem de vücudunuzdaki Suyun azalmasına neden olabilir. Her iki durum da hamileliğiniz açısından olumsuz etkiler yaratabilir. Tüm bu nedenlerden dolayı hamileyken uzun süre güneş altında kalmanız önerilmez. Yapay ultra viyole ışınları yani solaryumun gelişmekte olan bebek üzerindeki etkilerini inceleyen yeterli sayıda araştırma ne yazık ki mevcut değildir. Kısıtlı sayıda bazı araştırmalar bu tür uygulamaların folik Asit eksikliğine neden olabileceğini düşündürmektedir. Bunun nedeni güçlü ve uzun süre maruz kalınan ultra viyole ışınlarının vücuttaki folik asidi parçalayarak etkin bir şekilde kullanımını engellemesidir. Kısaca, hamilelikte solaryum konusunda net bir cevap yoktur, bu nedenle en doğrusu 9 Ay beklemek veya doktorunuza ciddi olarak bu konuyu danışmaktır” bilgilerine de yer verildi.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.