Aorta kalbimizden çıkan büyük atar damarın adıdır. Bu damar, kalbimizden çıktıktan sonra önce yukarıya, boyun bölgemize doğru gider. Daha sonra göğüs boşluğu içerisinde kıvrılarak karın bölgesine doğru ilerler. Karnımızın arka tarafında bel omurgası hizasında ikiye ayrılarak sonlanır. Vücudumuzdaki tüm organ ve dokuları besleyen atardamarlar bu büyük atar damardan çıkarlar.

Aort anevrizması nedir, tehlikesi var mıdır?

Anevrizma, eski Yunancadan gelen bir deyimdir ve genişleme anlamına gelir. Günlük dilimize balonlaşma olarak çevrilebilir. Bir damarda değişik sebeplerle tıpkı bir araç iç lastiğinin balonlaşması gibi balonlaşmalar görülebilir. İşte bu bozukluğun kalpten çıkan büyük damarda görülmesi durumuna aort anevrizması denir. Bu tür durumlarda balonlaşan bölgede damar duvarı incelir ve ani bir tansiyon yükselmesi durumunda buralardan damarın yırtılma riski artar. Bu risk, oluşan balonlaşma büyüdükçe daha da artar. Ayrıca bu bölgenin içerisinde akan kan da girdap yapacağından, balonlaşan bölge içerisinde kan pıhtıları da oluşur. Damar iç duvarında oluşan pıhtılar daha sonra zamanla uç kısımlardaki damarlara giderek onları tıkayabilir. Bu damarların besledikleri organlarda hastalıklara sebep olabilir. 

Aort diseksiyonu hastalığı nedir, tehlikesi var mıdır, varsa nelerdir?

Aort diseksiyonu hastalığı, bu büyük atardamar duvarının bir sebeple iki tabakaya ayrılması ve bu iki tabaka arasına kan ve pıhtı dolmasıdır. Bu durum, bu damarın yırtılma riskini artırır, organ ve dokulara giden atardamarların tıkanmasına neden olabilir. Sonuçta da yırtılma nedeni ile ani ölümlere ya da organların beslenmelerinin bozulmasına neden olabilir. Bu yüzden çok tehlikeli ve hayati risk arz eden bir hastalıktır.

Bu hastalığın nedenleri nelerdir?

Eski yıllarda bir sebep olarak sıkça görülen ve mikrobik bir hastalık olan sifilis hastalığı, artık günümüzde yaşam standardlarının ve Sağlık koşullarının düzelmesi ile büyük oranda ortadan kalkmıştır. Aort anevrizmasının günümüzde büyük oranda nedeni damar sertliğidir (ateroskleroz). Damar sertliğinde damar iç duvarında oluşan yağlanma plaklarının damar duvarlarını bizzat besleyen kılcal damarları tıkadığı ve damar duvarının yapısının bozulmasına neden olduğu düşünülmektedir.

Aort diseksiyonu hastalığının nedeni ise tam bilinmemektedir. Tıpta Marfan Hastalığı diye adlandırılan hastalıkta, damar duvarında sağlamlığı temin eden bağ dokusu yapımı azdır. Bu hastalar uzun boyları, uzun kol-bacakları ve normalden biraz daha büyük el ve ayakları ile dikkati çekerler. Genetik olarak baskın geçişlidir. Bu tür hastalığı olan kısmen daha genç hastalarda ya da damar sertliği olan yaşlı hastalarda aorta diseksiyonu ortaya çıkma riski yüksektir. Ayrıca aort kapak darlığında, bölgesel aort daralmalarında (koarktasyon hastalığı), daha önceden kalp ameliyatı geçirmiş olanlarda ve gebelik esnasında da bu hastalık eğer önceden bir yatkınlık varsa ortaya çıkabilir.

Toplumda görülme sıklığı nedir, cinsiyet ve yaş farkı gözetir mi?

Aort anevrizması en çok karın içinde yer alan abdominal aortada görülür. Bu bölge anevrizmaları, yıllık her 100.000 kişiden 3-117 sinde görülmektedir. Genellikle 50 yaş ve üzeri insanlarda görülür ve erkeklerde daha sıktır. Aortun göğüs içindeki kısmında ya da hem göğüs, hem de karının içindeki kısmında boydan boya da görülebilir, ancak bu şekilleri daha nadirdir. 

Aort diseksiyonları ise toplumda yıllık her 10.000 kişinin yaklaşık ikisinde meydana çıkar. Daha çok 40 – 70 yaşındaki erkeklerde görülür.

BELİRTİLERİ

            Aort anevrizmaları çoğu zaman fazla bir belirti vermez. Dikkatli kişiler göbek bölgesi etrafında nabızla birlikte atan bir kitleyi elleriyle hafifçe bastırdıklarında hissedebilirler. Bu his, özellikle zayıf kişilerde daha kolay alınır. Ayrıca Ayak parmak damarlarına bu bölgeden gelen küçük pıhtıların tıkaması ile ayak parmağı (özellikle de başparmak) morarmaları ve yaraları da görülebilir. Hastaların çoğu başka bir sebeple doktora gittiklerinde normal muayene sırasında belirlenirler. Ancak balonlaşma ileri derecede büyürse çevre dokulara ve toplardamarlara baskı yaparak, değişik belirtiler de verebilir. Bunlar, bulantı, kusma, kabızlık, idrar yapmada azalma, idrar yollarında kanama, bacaklarda şişlik şeklinde olabilir. Hastalığın teşhisinde özellikle 40-50 li yaşlarda belirli aralıklarla doktora gitme ve kontrol yaptırma alışkanlığı önemlidir. Maalesef bu alışkanlık henüz tam olarak ülkemizde yerleşmediğinden tedavisi mümkün olan bu hastalarının önemli bir kısmının henüz teşhis edilemeden kaybedildiği düşünülmektedir.

Anevrizma eğer yırtılmışsa, ani tansiyon düşmesi ile birlikte bilinç bulanıklıkları veya kayıpları, karın ve sırt bölgesinde aniden başlayan, bazen yanlara ve kasıklara ilerleyen şiddetli ağrı ortaya çıkabilir.

Aort anevrizması daha az sıklıkta olmak üzere göğüs bölgesinde de olabilir. Bunlar da sıklıkla çok belirti vermezler ve genellikle başka bir hastalık için muayene esnasında fark edilirler. Eğer çok büyürlerse, çevre organlara ve dokulara baskı yaparlar ve bunun belirtisini verirler. Bunlar da nefes darlığı, yutma güçlüğü, ses kısıklığı, balgamla kan gelmesi gibi belirtiler olabilir.

Aort diseksiyonlarında, göğüste hissedilen ani ve çok şiddetli bir ağrı ile başlar. Bu hastalıkta hissedilen ağrı gerçekten de çok şiddetlidir. Hasta göğüs kafesi sanki yırtılıyormuş gibi hisseder. Bazen sırta, omuzlara, boyuna, kollara ve karına doğru da yayılabilir. Bu şekildeki bir ağrıda çoğu zaman yanlışlıkla hastalar kalp krizi geçirdiklerini düşünebilirler. Ancak bu hastalığın fark edilmesi ve kalp krizinden ayırt edilmesi çok önemlidir. Zira tedavileri farklıdır. Kalp krizinde verilen ilaçlar bu hastalık için riski daha da artırabilir.      

Ağrıdan başka, bilinç bulanıklıkları, bir kolunu veya bacağını hareket ettirememe, vücudun bir kısmında uyuşukluk hissi, baş dönmesi, sıkıntı hissi, bulantı, kusma, aşırı terleme, kesik soluma gibi belirtiler de görülebilir.

Muayenede doktor neler bulabilir?

Abdominal art anevrizmasında batın muayenesi esnasında karın üst-sol bölgesinde ele gelen ve atma hissi veren kitle şeklinde hissedilir. Bazen ayak parmaklarında morarma ve yaralar da olabilir. Eğer anevrizma yırtılmışsa hasta kendini kaybetmiş olabilir. Tansiyonu düşmüştür.

Aort diseksiyonunda ağrının şiddeti ya da ani tansiyon düşmesi yüzünden hasta kendini kaybetmiş olabilir. Her iki kolda ölçülen tansiyon değerleri farklılık gösterebilir. Nabzı hızlanmış olabilir. Kol ve bacaklarda elle hissedilen nabız şiddetleri arasında farklar olabilir. Bir taraf kol ve/veya bacakta nabız hissedilmeyebilir. Göğüste kalp bölgesini dinlerken normalde olmayan kalp üfürümleri duyulabilir.

Ne tür tetkikler yaptırmak gerekir?

            Abdominal aort anevrizmasından şüphelenildiğinde ilk yapılacak tetkik batın ultrasonografisidir (ultrason). Anevrizma göğüste ise, akciğer filminde kalp gölgesi geniş görülebilir. Burada görülen anevrizma Ameliyat edilecek kadar büyümüşse daha kesin tanı için bir batın ya da yerine göre toraks bilgisayarlı tomografisi ya da manyetik rezonans (MR) filmi çektirilebilir. Aynı tetkikler aort diseksiyonu için de sözkonusudur. Bu filmlerde bu hastalığın büyük bir kesinlikle teşhisini koymak mümkündür (Şekil 1). Ayrıca damardaki yırtık kalp kapağını da bozabileceğinden ekokardiografi (eko) yapılarak bir kapak bozukluğu olup olmadığı da tetkik edilmelidir. (Ekokardiografi yani hastaların deyimi ile eko tetkiki, kalbin özel ultrason cihazı ile değerlendirilmesidir). Anjiografi (anjio) bu hastalıklarda genellikle gerekmez.

TEDAVİSİ

            Abdominal aort anevrizmalarında aortun en geniş yerindeki çapının 5 cm yi geçmesi durumunda ameliyat tavsiye edilir. (Bu seviyede normal insanda aortanın çapı genellikle 1,5 cm kadardır). Bu seviyeden daha küçük olan anevrizmalar ise kalp damar cerrahisi uzmanlarınca en az 6 Ay aralarla takip edilmelidir. Takip esnasında anevrizma genişlemesi ve yırtılması riskini artıracağından varsa yüksek tansiyon da mutlaka ilaçla tedavi edilmelidir. Göğüs içi anevrizmalarında da tedavi yaklaşımı hemen hemen aynı şekildedir. Bu hastalıkta önemli olan hastalığı anevrizma yırtılmadan fark edip ameliyat etmektir. Eğer anevrizma yırtılırsa, ölüm riski (ameliyat edilse bile) çok yüksektir (yaklaşık %50).

Aort diseksiyonunun aniden ortaya çıkan ve hızlı ilerleyen (akut diseksiyon hastalığı) tiplerinde tedavi şekli acil ameliyattır. Genellikle genç yaşlardaki hastalarda olan diseksiyonların çoğu da bu tiptedir. Tedavi, yani ameliyat çok acil yapılmalıdır. Öyle ki, hastalığın kesin teşhisi konduktan sonraki ölüm riski her Saat giderek artar. Mümkünse zaman geçirmeden ilk müracaat ettikleri hastanede ya da ona yakın bir merkezde hemen ameliyat olmaları tavsiye edilir.

            Daha çok yaşlılarda görülen kronik (müzmin) aorta diseksiyonları (eğer hastada bir şikayet oluşturmuyorsa), genellikle ilaçla tedavi edilir. Bu hastaların ameliyat riskleri yüksektir. Takipte daha çok tansiyonun tedavisine öncelik verilir. Zira bunlarda tedavi edilmeyen yüksek tansiyon damar içine baskı yaparak önceden oluşan yırtığın ilerlemesine ve patlamasına neden olabilir. Bu da öldürücü bir durumdur.

Ameliyat ve sonrasındaki seyir nasıldır, ameliyat riskli midir?

            Aort anevrizmalarından özellikle karın içinde olanlarda eğer yırtılma olmadan ameliyat edilirlerse risk oldukça düşüktür. Ameliyatta, anevrizma gelişmiş (yani balonlaşmış) damar bölümü çıkarılarak, onun yerine özel olarak üretilmiş olan suni damarlar takılır (Şekil 2). Ancak yırtılan anevrizmalarda risk çok daha yüksektir. Göğüs içerisinde bulunan anevrizmaların ameliyatı ise, karındakilere göre her zaman biraz daha risklidir. Son yıllarda, damar yapısı uygun olan hastalarda röntgen altında anevrizmaların içinden suni damar yerleştirilerek ameliyatsız tedaviler de geliştirilmiştir (endovasküler tedavi).

Aort diseksiyonu ameliyatları, diğer kalp ameliyatlarına göre daha risklidir. Ancak riskli diye ameliyat olmamak da çıkar bir yol değildir. Çünkü hızlı ilerleyen (akut) tiplerinde ameliyat olunmadığı takdirde hastalığın Günler içerisinde ölümle neticelenmesi kaçınılmazdır. Ameliyatlarda çoğu kez beyine, omuriliğe ve organlara giden damarlar hizasındaki ana damar (aorta) değiştirildiğinden düşük oranda bir felç, böbrek ve diğer organ yetmezliği riski de vardır. Ancak hasta eğer ameliyatı sağlıklı atlatmışsa, daha sonraki dönemde fazla bir risk kalmaz. Hayatına sağlıklı olarak devam edebilir. Tabii ki sonrasında ilaçlarını düzenli kullanması, kontrollerini olması ve hekim tavsiyelerine uyması koşuluyla.

HAZIRLAYANLAR; Doç.Dr. Osman Tansel DARÇIN,

KAYNAKLAR:Rutherford RB, Cronenwett JL, Gloviczki P, Johnston KW, Kempczinski RF, Krupski WC. Rutherford Vascular Surgery. fifth ed. WB Saunders Co, Philedelphia, 2000. Ascher E, Hollier LH, Strandness DE, Towne JB. Haimovici’s Vascular Surgery. Fifth ed. Blackwell Co, Ann Arbor, MI, 2004.  

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.