Türkiye Hastanesi'nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şükrü Cido, huzursuz, iştahsız, bazen çok uyuklayan, bazen de uykusuzluk çeken bir bebekte demir eksikliğine bağlı Kansızlık sorunu olabileceğini söyledi. Cido, bu tip belirtilerde ailelerin muhakkak bir hekime başvurmaları gerektiğinin altını çizdi.
Demir eksikliğine bağlı Kansızlık, çocukların hem zeka hem de bedensel gelişimini olumsuz etkiliyor. Çocukları demir eksikliğinden korumak için altı Ay Anne Sütüyle beslemek ve ek besinlere zamanında başlanması yönünde anneleri uyaran Dr. Cido, "Bebeklik döneminde normalmiş gibi görünen bazı problemler bebekte demir eksikliğine bağlı kansızlık bulunduğunun habercisi olabiliyor. Anne sütüyle beslenmeme, demirden eksik gıdalarla beslenme gibi faktörlerle ortaya çıkan demir eksikliğine bağlı kansızlık problemi hem fiziksel hem de zeka gelişimini olumsuz etkiliyor. Bu nedenle ailelerin bebeklerde ve çocuklarda sık görülen demir eksikliğine bağlı kansızlığının belirtilerini iyi bilmesi ve zamanında hekime başvurması gerekiyor" dedi.
Dr. Cido, demir eksikliğinin belirtilerine değinerek, demir eksikliği bulunan bebeğin, huzursuz, iştahsız, çok uyuklayan, bazen de uykusuzluk çeken bir bebek durumunda olduğunu söyledi. Demir eksikliği söz konusu olduğunda çocuğun çoğu zaman büyümesinin ve gelişmesinde duraklamalar gözlendiğini ifade eden Dr. Şükrü Cido, "Hemoglobini çok düşerse cilt rengi de solar. Bu solukluk en çok göz kapaklarının içine, ağız mukozasına, avuç içlerine ve tırnak yataklarına bakılarak anlaşılabilir. Demir eksikliği olan çocuk garip şeylere karşı bir iştah duyar. Toprak yeme, kum yeme, buz yeme gibi durumlar görülür. Demir eksikliğinin ayrıca ciddi zeka geriliğine ve davranış bozukluğuna yol açtığına dair giderek çoğalan bilgiler mevcuttur. Demir eksikliğine erken tanı konup tedavi edilmesi durumunda bu bozuklukların büyük bir kısmı düzelmektedir" diye konuştu.
Kansızlığın Oluşum Mekanizması Dr. Cido, kansızlığın oluşum mekanizması hakkında bilgi vererek, tıbbi adı "anemi" olan kansızlığın, kırmızı kan hücrelerinin yani alyuvarların sayısının ve hemoglobinin beraber veya ayrı olarak o yaşa uygun normal değerlerin altına düşmesi sonucu oluşan bir klinik tablo olduğunu belirtti. Bu azalma sonucu, kanın Oksijen taşıma kapasitesi ve dokulara giden oksijen miktarının azaldığını belirten Dr. Cido, "Bununla birlikte hemoglobin düzeyi 7-8 gr/dl'nin altına inmedikçe önemli fizyolojik değişiklikler ortaya çıkmaz. Deri ve mukozaların solukluğu ancak bu değerin altına inince belli olur. Kansızlık çocuklarda kendini çok değişik biçimlerde gösterebilir. Klinik tablo hiçbir bulgu olmamasından, ağır hasta bir çocuğa kadar geniş bir yelpaze içerir" açıklamasında bulundu.
Dr. Cido, çocuklarda kansızlığın oluşum nedenlerini 'eritrositlerin ve hemoglobinin yetersiz yapımına bağlı kansızlıklar', 'eritrositlerin aşırı yıkımına bağlı kansızlıklar' ve 'kan kaybına bağlı kansızlıklar' olarak 3 grupta topladı. Kansızlığın çocuklarda çoğu zaman bu mekanizmalardan birisinin eksik veya bozuk olması sonucu oluştuğunu ifade eden Dr. Cido, "Bazı durumlarda birden fazla neden bir arada bulunabiliyor. Diyetin en önemli olduğu yaş grupları 6 ay ile 2 yaş arası ve bir de ergenlik dönemidir. Büyümenin çok hızlı olduğu bu iki dönemde demirden fakir yiyeceklerle beslenilmesi sonucunda demir eksikliği anemisi meydana gelebilir. Ergenlik dönemindeki kızlarda adet kanamalarının düzensiz ve fazla olması da demir eksikliğine katkıda bulunan bir faktördür. Kan yapımında önemli rol oynayan B12 vitamininin eksikliği daha çok vejeteryan diyetle beslenen kişilerde olurken folik Asit eksikliği ise yeşil yapraklı sebzelerden fakir bir diyetle beslenen kişilerde ortaya çıkar. Ancak bu iki besinin eksikliğine bağlı anemiler, çocuklarda demir eksikliğine bağlı kansızlık kadar sık görülmezler" ifadelerini kullandı.
Bazı ilaçların Yan Etkileri Dr. Şükrü Cido, bazı ilaçların çocuklarda anemiye neden olabileceğini belirterek, ebeveynleri uyardı. Bazı ilaçların, alyuvarların yıkımına katkıda bulunarak veya kemik iliğine doğrudan zararlı etki göstererek Alyuvar yapımını baskılamak suretiyle kansızlık meydana getirebileceğini ifade eden Dr. Cido, "Bazı ilaçların ise besin Maddelerinin ince bağırsaktan emilmesini engelleyerek kansızlık yaptığı bilinmektedir. Bu tür ilaçlar arasında epilepsi için kullanılan ilaçlar sayılabilir. Kullanım alanı sınırlı olmasına rağmen en sık kullanılan ilaçlar arasında olan Aspirin ise mide ve bağırsaklarda kanamaya neden olarak kansızlık meydana getirir. Bu kanama çoğu zaman mikroskobik düzeyde olup gözle görülemez. Kan yapımındaki bozukluklar ve diyetin yanı sıra, sık geçirilen enfeksiyonlar ve kronik hastalıklar da kansızlık problemini tetikleyebiliyor. Kansızlıkta etnik kökenin ve ırkın da büyük önemi bulunuyor. Siyah ırkta ve Arap ülkelerinde orak hücreli kansızlık fazla görülürken, Akdeniz anemisi olarak bilinen talasemi ön planda görülüyor" dedi.
Dr. Cido, talaseminin bir hemoglobin yapım bozukluğunu ifade ettiğini belirterek, "Erişkin hemoglobinin en önemli kısmı olan Hb A1 i oluştura alfa veya beta zincirlerinden herhangi birinin yapımında kısmi bir eksiklik olması durumunda taşıyıcılık, tam yapılamaması durumunda ise hastalık oluşuyor. Taşıyıcılık durumunda tedavi gerekmiyor. Ancak hastaya ve ailesine genetik danışmanlık verilmesi şart sayılıyor. Genellikle bebek 4-6 aylıkken ortaya çıkan hastalık, yoğun tedavi gerektiriyor. Bu bebeklerde derin kansa'femesi sonucu oluşaızlık oluşuyor. Karaciğer ve dalakları büyüyor. Yüz ve kafa kemiklerinde geniadüşmesi sonucu oluşan bir klinik tablo olduğunu belirtti. Bu aşlemer olduğunu belirtti. Bu azalma s oluşuyor. Tekrarlayan kan transfüzyonların yapılması gerekiyor. Kemik iliği nakli tedavi seçenekleri arasında yer alıyor" diye konuştu.
En Sık Görülen Kansızlık Tipi Demir eksikliği anemisinin çocuklarda en sık görülen kansızlık tipini oluşturduğunu belirten Dr. Cido, "Anne sütü ile beslenen bebeklerde ilk 6 ay demir eksikliği görülmüyor. Anne sütündeki demir çok kolay emilebildiği için büyüyen süt çocuğuna miktar olarak yeterlidir. Altı aydan sonda ek gıdalar ile yetersiz demir alan bebek demir eksikliği için adaydır. Demir en çok kırmızı ette, yumurta sarısında, yeşil sebzelerde ve hububatta bulunur. Beyaz ette kırmızı etteki kadar yüksek değildir. Demir eksikliğinin gelişmemesi için etten ve sebzelerden gelen demirin dengeli alınması gerekir. Demir eksikliği anemisi saptanan çocukta dışkı ve idrar ile kan kaybı olup olmadığı araştırılması büyük önem taşıyor. Dışkı ile kan kaybı meydana getiren en önemli durumlar arasında peptik ülserler ve inek sütü alerjisi sayılabiliyor. Ayrıca bağırsakta bulunan polipler ve makatta mukoza çatlakları da kan kaybına neden olabilirler. Dışkıda gizli kan testi birkaç kez tekrarlanmalıdır, zira kanama aralıklı olarak meydana geliyor olabilir. İdrarla kan kaybının en sık nedeni ise idrar yollarına ait enfeksiyonlardır" açıklamasında bulundu.
Dr. Cido, kansızlığın nasıl önlenebileceği konusunda ise şunları söyledi:
"Yol açtığı sorunlar dikkate alındığında, çocukların kansızlıktan korunmalarının önemi kendiliğinden ortaya çıkıyor. Bu yüzden bebeklerin altı anne sütüyle beslenmesi gerekiyor. Demir eksikliğine bağlı kansızlığın engellenmesi için diyete önem verilmesi, demirden zengin ek gıdaların verilmesine zamanında ve uygun şekilde başlanması gerekiyor. Erken ve düşük tartılı doğan bebeklere koruyucu demir preparatları verilmesi gerekiyor. Çünkü anneden bebeğe demir transferi hamileliğin sonlarında yoğunluk kazandığı izin bu bebekler demir depoları tam dolmadan doğarlar ve çoğu zaman yoğun bakımda kaldıklarından tetkikler için bebeklerden fazla kan alınmak zorunda kalınır. Demir eksikliğinin tedavisi çoğunlukla ağızdan verilen demir preparatları ile yapılıyor. Tedavi ortalama 3 ay kadar devam ediyor. İlk 2 ay hemoglobinin yükseltilmesi, 1.ay ise demir depolarının doldurulması amaçlanıyor". istanbul(iha)