Cinsel açıdan kendilerini yeterince tanımayan kadınların çok sık olduğu Türkiye’de, evli olduğu halde yıllarca cinsel ilişkiye giremeyen kadınların sayısının fazla olduğu ortaya çıktı.

Cinsel Tıp Derneği’nin araştırmasına göre, Türkiye’de, kadınların önemli bir kısmı “Cinsel ilişkiye girememe korkusu” olarak tanımlanan vajinismus hastalığı yaşıyor. Vajinismus hastalarının yüzde 45’i tedavi için doktor değil, hocalara veya medyumlara gidiyor. Cinsel Tıp Derneği bin 500 kişi üzerinde bir Anket çalışması yaptı. Araştırmada, vajinismusu olan kadınların yüzde 50’sinin cinsel konularda bilgi düzeylerinin düşük olduğunu, yüzde 80’inin ilk geceden çok korktuklarını, yüzde 45’inin görücü usulüyle evlendikleri, yüzde 40’ının kendi bedenlerini beğenmedikleri ve yüzde 40’nın da eşinin kendisini terk edeceğinden korktukları belirlendi. Vajinismus hastalarının yüzde 40’ında cinsel isteksizlik, yüzde 20’inde orgazm olamama, yüzde 20’inde cinsel tiksinti bozukluğu, yüzde 20’inde sosyal fobi, yüzde 15’inde panik atak, yüzde 30’unda anksiyete, yüzde 20’inde Depresyon ve yüzde 15’inde yükseklik korkusu olduğu kaydedildi. Ankete katılanların yüzde 45’i 1-2 yıldır, yüzde 25’i ise 3-4 yıldır bu hastalığı yaşadıklarını ifade etti. Yaptıkları çalışmada vajinismus hastaları için cinselliğin ayıp, günah, yasak olarak değerlendirildiğini ifade eden Cinsel Tıp Derneği Başkanı Dr. Cem Keçe, “Ayrıca ankete katılanların yüzde 45’nin tedavi için hocalara ve medyumlara başvurması da çok çarpıcı bir gerçeği ortaya çıkarıyor. Bu da hala nereye ve kime baş vuracağını bilmeyen binlerce vajinismuslu hastamızın olduğunu gösteriyor” dedi.

Dr. Keçe, vajinismusun henüz Türkiye’de fazla bilinmeyen ama sık görülen ve sayısı her geçen Gün artan, yatak odalarında her gece hayatlarının en büyük korkusunu yaşayan ve cinsellikleri bir kabusa dönüşen kadınların bulunduğunu söyledi.

Kadında cinsel ilişkinin olduğu anatomik bölgeye “vajen” adı verildiğini anlatan Keçe, “Vajenin etrafındaki kasların kasılması, tüm vücutta bir kasılma, endişe, korku ve panik hali, kadının bacaklarını sıkıca kapatması ve elleriyle eşini itmesine yol açan, istemsiz bir şekilde yani kadının kontrolü dışındaki bilinçdışı vajinal kasılmalara “vajinismus” denir. Halk arasında evli bakireler, tamamlanmamış evlilik veya cinsel fobi, tıp literatüründe cinsel işlev bozuklukları sınıflamasında ise cinsel ağrı bozukluğu olarak tanımlanır” diye konuştu.

Vajinismuslu kadınların çoğunun bakire olduğunun altını çizen Keçe, çünkü vajinismusun genellikle ilk gece ortaya çıktığını kaydetti. İlk gece başarısız olan çiftin sorunun geçici olduğunu ve daha sonraki günlerde kendiliğinden çözüleceğini düşündüğünü anlatan Dr. Keçe, ancak daha sonra da sorun devam edince kadında, kadınlığında eksiklik olduğu düşüncesi, üzüntü, sıkıntı, gerginlik, her şeyin daha kötüye gideceği korkusu ve ardından suçluluk duygularının ortaya çıkmaya başladığını vurguladı. Erkeğin ise eşi tarafından istenmediği, reddedildiği duygularına kapıldığı söyleyen Keçe, zamanla sertleşme yetersizliği de yaşanabildiğini ifade etti. Erkeğin duygularının öfke ve kırılganlık arasında gidip geldiğini belirten Keçe, bu nedenle vajinismusun ailesel bir problem haline dönüştüğünü söyledi. Vajinismusun kadın ve erkeğin ortak bir sorunu olduğunu kaydeden Keçe, hiç bir tarafın diğerini suçlamaması veya bu konuda anlayışsız olmaması gerektiğini savundu.

VAJİNİSMUSUN NEDENLERİ
Vajinismusun en sık nedenlerinin psikolojik kaygılar olduğunu söyleyen Cinsel Tıp Derneği Başkanı Dr. Cem Keçe, şunları söyledi. “Kız çocuklarına öğretilen veya irademizin bilinçaltımıza kodladığı cinsellik kötüdür, kızlık zarı çok değerli ve korunması gereken bir şeydir düşünceleri bu problemin ortaya çıkmasında önemli bir yer tutar. Bazen neden cinsel bilgi eksikliği, basit bir utanma ve cinsel duygulardaki baskılanma olabilir. Bazen de altta yatan neden taciz, tecavüz gibi özellikle çocukluk dönemindeki travmatik bir yaşantıdır, yani defolu bir öğrenme ve kabullenme vardır. Nedenleri davranışsal, bilişsel, dinamik ve varoluşsal modellere göre de ele alabiliriz. Yani geçmişte yaşanmış bir taciz, ensest ilişki ya da kötü bir cinsel deneyimin kötü ve acı verici olarak değerlendirildiği davranışsal model, yine geçmişte maruz kalınan cinsel yasaklar ve abartılı ilk gece hikayelerin bilinçaltında oluşturduğu cinsellikle ilgili Negatif şemaları içeren bilişsel model, Freud’un ruhsal gelişim evrelerindeki sorunlardan kaynaklanan dinamik model ve kadın kendini eşine ifade etmesi, farkında olmadan kendi varlığını eşine hissettirmesi ve istediği ilgiyi görmesi için başlattığı bilinçdışı otomatik hareketleri içeren varoluşsal model şeklinde nedenler ele alınabilir. Model veya modellerin çabuk tespiti vajinismus tedavisine yön verir. Bu nedenle cinsel terapiye alınan her vakaya davranışsal, bilişsel, dinamik ve varoluşçu yaklaşımları içeren bütüncül bir bakış açısıyla bakmak doğru bir yaklaşım olacaktır. Nedenleri çoğaltmak mümkündür.” Dr. Keçe, Vajinismus hastalığının nedenlerini ise şöyle sıraladı:

– Kızlık zarının çok değerli ve korunması gereken bir şey olduğu düşüncesi,
– Cinsel bilgi eksiklikleri,
– Geçmişte cinsel tacize veya tecavüze uğrama,
– Kızlık zarının yırtılması sırasında korkunç bir acı duyulacağı fikri,
– Ağrı ve acı duyulacağına dair korku ve inanışlar,
– Ağrı eşiğinin düşük olması,
– Utanma ve cinsel duygulardaki baskılanma,
– Baskıcı ve otoriter bir baba,
– Zayıf, güçsüz yada baskın bir anne,
– Pasif, bağımlı yada aşırı anlayışlı koca,
– Cinsel uyarılmada problemler,
– Vajinal kayganlıkla ilgili problemler,
– Cinsel isteksizlik,
– Genç kızlık döneminde seksin pis ve kötü olduğunu öğreten yanlış ve katı eğitim tarzı,
– Kadının cinsel bir meta veya cinsel bir obje olarak algılanması,
– Cinsel organın giriş yerinin bilinmemesi,
– Kızlık zarının korunması fikrinin yaşattığı ve şartlandırdığı gerginlik,
– Çocuklukta ve grenlikte bacaklarını kapa, eteğini ört gibi uyarılar,
– Cinsel mitler,
– Çocukluktan kalma korkular,
– Cinsellik konusunda yerleşmiş yanlış ön yargılar,
– Katı ahlak kuralları ve tabular,
– İlk cinsel ilişki sırasında kadının canının fazla yanması,
– Vajinanın içine herhangi bir şey giremeyecek kadar ufak olduğuna dair yanlış inançlar,
– Aşırı katı bir toplum düzeni içinde yaşama,
– Görücü usulü evlenmeler,
– Cinsel ilişkinin çok ağrılı olacağı yanlış bilgisi,
– Bilinçaltında yaşanan suçluluk, ayıp, günah gibi fiziksel, kültürel, dinsel ve ahlaki korkular,
– Bilinçaltına itilmiş bilinmeyen bir düşünce yada davranışın psikosomatik etkisi,
– İlk gece korkusu,
– Ağrılı bir jinekolojik muayene,
– Simgesel olarak zihninde aşırı büyütülen penis yüzünden çok acı çekme veya parçalanma korkuları,
– Geçmişte genital bölgeye gelen bir darbe yada travma,
– Gebe kalma korkusu,
– Çocuklukta makattan fitil kullanılması,
– Uygun olmayan veya istenmeyen bir birliktelikte eşten sakınma,
– Bazı enfeksiyonlar ve anormalliklerde vajinismusa yol açabilir.”

VAJİNİSMUSUN TEMEL BELİRTİLERİ
Vajinismusa neden olan önyargılarında üzerinde durulması gereken önemli bir konu olduğunu söyleyen Dr. Keçe, “İlk birleşme her zaman acı verir, kızlık zarı Aile şerefini korur, yırtılır, kanar ve patlar gibi ön yargılar, cinsellik erkeklerin gereksinimidir, cinsellik kadınları için zorunludur, cinsel ilişki kötü ve acı vericidir, erkekler potansiyel tehdit kaynağıdır, erkekler baskındır, vücuda giren bir şey zarar verebilir ve şiddet içerir, korku ve öfke daima bastırılmalı, asla dışa vurulmamalıdır, kadınlar zayıf ve çaresizdir, erkeklere güvenilmez gibi önyargılar da vajinismusa yol açabilir” uyarısında bulundu.

Vajinismus hastalarının o an geldiğinde panik atak benzeri bir durum yaşadığına dikkat çeken Keçe, hastanın eşini ittiğini, kasıldığını, korktuğu için bilinci açık olsa da kontrolü kaybettiğini, söyledi. Keçe, hasta kadınların şu duygulara kapıldığın bildirdi:

“- Duygusal tatminde azalma,
– Herkesin bu kadar kolay yaptığı bir şeyi ben nasıl yapamıyorum şeklinde suçluluk,
– Utanç duyma,
– Kendinden nefret etme,
– Hayal kırıklığı hissi,
– Aile büyüklerinin veya yakınlarının “Ne zaman çocuk sahibi olacaksınız?” soruları nedeniyle duyulan korku,
– Zamanla meydana gelen cinsel isteksizlik.”

Cinsel Tıp Derneği olarak yaptıkları anket çalışmalarıyla vajinismuslu kadınların ortak özelliklerini tespit ettiklerini söyleyen Keçe, vajinismuslu kadınların her şeyin en kötüsünü düşündüğünü, ailelerine bağımlı, duygusal ve ruhsal gelişimlerinin Sağlıksız, çocuksu bir kişilikleri bulunduğunu, cinsel ilişkiye veya penisin vajinaya girmesine karşı fobik bir korku reaksiyonları ve kontrolsüz davranışları olduğunu kaydetti. Keçe, hasta kadınların ayrıca bedenlerinden hoşnut olmadığını, çocukluk çağından kalma korkuları yaşadığını, kaygılı ve tedirgin ruh halleri olduğunu, okşanmaktan hoşlandıklarını hatta klitoris uyarılması ile orgazm olabildiklerini ifade etti.

Vajinismuslu kadınların partnerlerinin tutumunun tanı ve tedavi aşamasında son derece önemli olduğuna dikkat çeken Keçe, erkeğin kadının korkusunu anlamaya çalışıp ona destek olması gerektiğini savundu.

Vajinismusun her zaman yüzde 100 tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ve kader olmadığını söyleyen Dr. Keçe, “Vajinismus özel bir ilgi ve uzmanlık alanı olan cinsel terapist tarafından cinsel terapi ile tedavi edilebilir. Hipnoz destekli ve bütüncül psikoterapi bakış açılı cinsel terapinin süresi hastalığın şiddetine göre birkaç seanstan 10-12 seansa kadar değişebilir. Vajinismus kızlık zarının kalın olmasına bağlı ise, cerrahi bir yöntemle bu zarın kesilmesi yani hymenektomi yapılabilir. Son olarak uygun tedavi yöntemleri ve tecrübeli bir cinsel terapist ile tedavi şansı yüzde yüzdür” şeklinde konuştu. Vajinismus tedavisinin mutlaka eşle beraber olması gerektiğinin altını çizen Keçe, şunları söyledi:

“Vajinismusun fiziksel bir nedeni olabilir ve bu nedenle kadının mutlaka cinsel terapi öncesi bir kadın doğum uzmanına görünmesi gerekir. Deneyip de başarısızlıkla sonuçlanan her tedavi girişimi çifti dipsiz bir kuyuya doğru sürükler, umutlarını kırar, tedaviyi güçleştirir. Tedavinin sonlarına doğru eşlerin arası açılmaya başlar ve sık sık kavga etmeye başlarlar. Hasta çift yaklaşık 10-12 seans sonrasında sağlıklı bir cinsel hayata kavuşabiliyor. Tedavi süresinin uzunluğu ise genellikle 3 hafta ile 3 Ay arasında değişebiliyor. Vajinismusu Mekanik olarak çözmek yetmez. Çifte sağlıklı ve mutlu bir cinsel hayat sunmak için tedavide iki aşama izlenir. 1. aşamada cinsel birleşmenin olmasını hedefleriz. 2. aşamada ise cinsel ilişkiden zevk alma ve orgazm olma teknikleri öğretilir. Vajinismuslu hastaların yüzde 10-15’i çok kolay tedavi edilir ve bu hastalar uyuşturucu krem veya pomat sıkılmış Su ile oturma banyosu, belli pozisyonlar ve egzersizler ile bir veya iki seansta tedavi olabilirler. Son olarak vajinismus hastalarına önerim: Yalnızca tedaviye başlamayı isteyin. Bir cinsel tedavi merkezine başvurmakla tedavideki çok önemli bir basamağı aşmış olacaksınız.”

Vajinismusun ülkemizde batılı toplumlara göre daha yaygın bir sorun olduğunu ifade eden Keçe, “Yeni evlenecek çiftlerin evlilik öncesi cinsel danışmanlık hizmeti almaları koruyucu tedavide çok önemlidir. Evlilik öncesi cinsel danışmanlık için cinsel terapiste giden çiftlerde yukarıdaki tüm etmenler olsa da vajinismus olmaz. Korunmanın tek çaresi de budur. Ayrıca CİNSEL Tıp Derneği olarak; ergenlik dönemine girmeden genç kızlarımızın ergenlik öncesi cinsel danışmanlık hizmetlerinden faydalanmalarını da öneriyoruz” diye konuştu.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.