Çocukların besinlerle tanıştıkları ve Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının gelişmesi açısından ilk adım attıkları dönemde, anne-babaya ve okul öncesi kurumlara çok önemli roller düştüğü belirtildi.
Özellikle 2-6 yaş arası çocukların, çevrelerindeki dünya ile iletişime girmeye başladıklarını, gördükleri her şeyi keşfetmeyi ve denemeyi amaçladıklarını belirten uzmanlar, değişik tatları denemesi ve kendi seçimlerini geliştirmesi için onlara şans verilmesi gerektiğini vurguladı.
Çocukların tat alma tomurcuklarının erişkinlerden çok daha duyarlı olduğu için, erişkinler açısından cazip olan bazı besinlerin, çocuklarda keskin, buruk, tuhaf bir tat olarak algılanabileceğini ifade eden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gamze Şarbat, “Greyfurt, çilek, portakal, elma, şalgam, brokoli, yeşil fasulye gibi besinlerin içerdiği bazı kimyasal Maddeler bu tada neden olabilir. Çocuklar bunlara karşı duyarlı olabilirler ve bu besinleri yemek istemeyebilirler” dedi.
Bu dönemde en sık karşılaşılan sorunun çocukların belli besinleri yemek istemeleri, aşırı seçici olmaları ve beslenmelerinin birkaç gıda ürünü ile kısıtlı kalması olarak sıralanabileceğini söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gamze Şarbat, “Ancak bu durum geçicidir ve sağlıklı çocuklarda beslenme eksikliği oluşturmaz. İştahları da bu dönemde çok iyi olmayan 2-6 yaş grubu çocuklar, genellikle bir öğünde iyi yer, ihtiyaçları olan besin maddelerini ara öğünlerde alabilirler. 3 ana öğün, 2-3 ara öğün de değişik tat, renk ve çeşidin sunulması çocukların dikkatini çeker. Ancak şekerli besinlerin ağırlıklı olması diğer besinlere isteksizliğe, gereksiz yere boş kalori alımına ve şişmanlığa, tokluk hissine ve diş çürüklerine neden olur” şeklinde bilgi verdi.
SAĞLIKLI BESLENME ALIŞKANLIĞININ SAĞLANMASI
Şarbat, bu dönemde sağlıklı beslenme alışkanlığının sağlanması için gerekli şartları şu şekilde sıraladı: “Öğün saatlerinin düzenli olması. Besleyici değeri yüksek çeşitli gıdaların sunulması. Küçük tabaklarda küçük porsiyonların sunulması. Çocukların tekrar istemelerine izin verilmesi. Tatlıların besleyici değeri yüksek besinler tüketilinceye kadar sofraya getirilmemesi, ancak ödül olarak da sunulmaması. Çocuğun Masada rahat oturduğundan emin olunması. Çocuklarla birlikte Masaya oturulması. Çocukların masada yeni tatları denemesini ve uygun davranış göstermelerinin övülmesi. Yemek zamanının Pozitif eylemler, iyi davranışlar ve yapılan olumlu şeylerin konuşulduğu bir ortam olmasına özen gösterilmesi”.
Çocukların büyüme ve gelişmelerini olumsuz etkileyebilecek vitamin ve Mineral eksikliğine yol açmaması, demir eksikliğine bağlı kansızlığın ve özellikle lifli gıdaların yetersiz tüketilmesine bağlı kabızlığın gelişmemesi için çocuklara sunulan öğünlerin çok dikkatli ve özenli hazırlanması gerektiğini vurgulayan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Gamze Şarbat, “Kalsiyum (800 mg/gün), demir (10 mg/gün), çinko (10 mg/gün), A Vitamini (500 mg/gün), C vitamini (45 mg/gün) alımına dikkat etmek gerekir. İyi bir kalsiyum kaynağı olan inek sütünün aşırı tüketilmesi kansızlığa ve diğer besinlerin yetersiz tüketilmesine neden olur, 400 ml den fazla tüketilmesi önerilmemektedir. İki yaşından sonra yarım yağlı sütler kullanılabilir. Demirden zengin besinler arasında yağsız kırmızı et, yumurta sarısı, demirle zenginleştirilmiş tahıllar, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kurutulmuş meyveler, C vitamininden zengin besinler olarak turunçgiller (portakal, mandalina gibi), çilek, kivi, nektar, şeftali, ahududu, brokoli, Domates sayılabilir” dedi.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Gamze Şarbat, özellikle bu besinlerle zenginleştirilmiş sağlıklı ara öğünler için, liften zengin ekmeklerle hazırlanmış küçük sandviçlerin, küçük peynir dilimlerinin, yoğurdun, taze meyvelerden hazırlanan meyve salatalarının, meyve sularının ve hazırlanma-pastörizasyon ve saklanma koşullarına dikkat edilmek şartı ile özellikle yaz aylarında çocukların çok sevdikleri dondurmanın tüketilebileceğini söyledi.
İHA