Masturbasyon kelimesi latince ‘masturbare=(elle bozmak )’ fiilinden türemiştir.Günümüzde kullanımı; kişinin (kadın veya erkek) kendi kendine cinsellik yaşaması veya cinsel doyuma ulaştırması için yaptığı eyleme denir. Daha modernize bir açıklama ile ; bir cinsel tepki üreten istemli kendi kendine uyarım olarak tanımlanabilir.Masturbasyon hayal gücünün veya fantazinin sonsuz kullanımı ile gerçekleşir,kişi bu sırada kendisini ve karşıdakini dilediği gibi düşünür ve sonsuz bir güce sahip olur, bu yüzden de hiç bir cinsel eylem bu sınırsızlıkta ve mükemmellikte gerçekleşmez. Bu da ilk cinsel eylemlerde bazen hayal kırıklığı yaratabilir. Ama hiç bir düşünce de tensel dokunmanın veya hissetmenin vede sevginin yerinide tutamaz.Masturbasyon zararlımıdır ?Eğer kişinin sosyal yaşantısını ,normal seksüel ilişkilerini bozacak düzeyde değil ise zararsızdır.Kişi eğer bir seksüel partneri varsa o olmadığı zamanlarda masturbasyon yapabilir ama bunun sayısı ve sıklığı partnerine olan arzusunu etkilemeyecek şekilde olmalıdır.Eğer kişinin düzenli seks partneri yoksa veya hiç partneri yoksa, arzu ettiği sürece, hissettiği sıklıkta masturbasyon yapabilir.
Masturbasyonun kadında veya erkekte hiç bir fiziksel (bedensel) kötü tesiri yoktur ,aksine rahatlamayı ve gevşemeyi sağlar. Ayıp değil bir gerekliliktir.Toplumda söylenen diğer herşey tamamen uydurmadır. Yok sivilce yapar, gözleriniz kör olur, ileride çocuğunuz olmaz, kızlarda adet düzenini bozar, erkeklerde ileride sertleşme sorunu yaratır gibi söylentiler ve bilgiler ve buna benzer her şey tamamen uydurmadır.Dilediğiniz yer ve zamanda tabiki başkalarının haklarına (kişisel veya kanuni) saygı duyarak, kimseye zarar vermeden masturbasyon yapabilirsiniz. Bu sizin hakkınız ve bedensel özgürlüğünüzdür.Yanlız masturbasyon sizin için kaçınılmaz bir olay , bir tutku haline gelmişse, normal cinsel ilişkiye tercih ediyorsanız, veya normal seksten partnerinizden zevk alamayıp masturbasyona yöneliyorsanız bir cinsel tedavi merkezine baş vurup bu alışkanlığınızı veya tercihinizi değiştirmek için öneri ve tedavi almalısınız.Masturbasyon konusunu biraz yaşa ve cinsiyete göre ayırırsak;Genç erkeklerde özellikle cinsel hayatı olmayan gençlerde, masturbasyon neredeyse bir zorunluluk halindedir, bunun nedeni ise:Sperm (meni – er suyu) üretimi devamlıdır ve hiç durmaz, üretilen spermler bir kesede toplanır ve boşaltılmaya hazır beklerler, arkadan da devamlı sperm üretimi olur ve bu keseye boşalır, bu kesenin bir hacmi, bir kapasitesi vardır, bu Hacim dolunca cinsel istek artar, yoğunlaşır eğer ilişki veya boşalma gerçekleşmezse kasıklarda ağrı, aşırı cinsel istek başlar, bazen kese o kadar dolmuştur ki büyük tuvalet yaparken veya ıkınırken vücut içi Basınç arttığından bu sırada penisten sperm akar veya idrar sonrasında sümüksü bir akıntı olarak penisten gelir (bu boşalma değildir ve zevk vermez sadece sperm akar). Eğer kişi boşalmaz veya ilişki kurmazsa belli bir süreden sonra ki bu süre kişiden kişiye değişir( 4 ila 15 gün), erkek uykuda boşalır ve keseyi boşaltarak arkadan gelen spermlere yol açar. Hamamcı olduk veya Rüyacı olduk deyimi buradaki boşalmaya bağlı yıkanma gerekliliğinden gelmiştir. Erkeklerdeki cinsel arzu kontrolsüzlüğü de devamlı üretilen sperm ve onun boşaltılması isteği sonucu olup bayanların erkeklerde anlayamadıkları duygusuz cinsel istek bundan dolayıdır.Erkeklerde uyarı ve doyuma ulaşma daha çok penisin etrafının kavranma hissinin tatmini ve özellikle penisin baş kısmında bulanan zevk hücresi diye isimlendirilen sinir uçlarının sürtünmeye ve karşıdan gelen Basınca karşı taşıdıkları hislerden oluşur.Erkekler genelde elleriyle cinsel organlarını okşayarak masturbasyon yaparlar, bunun için elleri kuru olabilir, genelde kayganlaştırıcı bazı Maddeler; tükürük, krem, sabun (sabunun penis içine kaçtığında acıya yol açacağı unutulmamalıdır) kullanılır. Gene erkekler masturbasyon yaparken penislerini başka cisimlere sürerek de veya kavrama hareketini sağlayıcı bir takım boşluklara penislerini sokup çıkarark yaparlar. Veya sertleşmiş penise Su tutarakta masturbasyon gibi çeşitli yöntemlerde kullanırlar. Son zamanlarda ülkemizde de satılan yapay vajina benzeri araçlarda erotik malzeme satılan dükkanlarda bulunmakta ve kulanılmaktadır. Kısaca kişiye zevk veren her şey bu amaçla kullanılabilir.Kadınlarda ise; bakire olanlar veya olmayanlar olarak değerlendirmeliyiz çünkü toplumumuzda bekaret hala önemli bir konu olarak kabul edilmektedir .Kadınlarda masturbasyon erkeklerdeki kadar fiziksel dokunma gerçekleşmeden düşünce bazında da gerçekleşebilir.Sadece göğüslerine dokunarak dahi masturbasyon yapabilirler.Fiziksel istek kasık bölgesine yayılan Sıcaklık orada bir basınç hissinin duyulmasına ve klitorise dokunulmasının ihtiyacı ve vajen içinde doldurulması gerekli bir boşluk hissi ile ortaya çıkar. Vajende ki boşluk hissi daha önce cinsel ilişkiye girmemiş bayanlarda çok az veya yoktur.Cinsel ilişki yaşamış kadınlarda ise bu vücud tarafından tanınmıştır ve hissedilir.Genelde ya klitoris (bızır) elle okşanır veya iki bacak açıp kapanarak sıkıştırılır veya kadına zevk verebilecek bir şeye sürtülür. Bakire olan kadınlar genelde bu şekilde masturbasyon yaparlar. Ve bunun kızlık zarına hiç bir zararı yoktur.
Daha az olarak klitoris okşanırken vajen girişine parmakla baskı uygulanabilir veya vajen girişi veya küçük dudaklar okşanabilir. Bunun da kızlık zarına hiç bir zararı yoktur.
Bazı bayanlar kızlık zarı olmayanlar veya önemsemeyenler vajen içine parmak veya parmaklarını sokarlar veya içeriye doluluk hissi verebilecek herhangi bir şey kullanırlar.Son zamanlarda ülkemizde de bulunan yapay penisler de veya titreşim sağlayan bazı seks oyuncaklarıda yaygın olarak kullanılmaktadır.Bazı bayanlar ise hem klitorise sürtünme veya baskı hemde vajen içine doluluk sağlayarak masturbasyon yaparlar.Duşta basınçlı Suyun klitorise tutulması ile masturbasyon ise bayağı yaygın bir yöntemdir, bu da kızlık zarına zarar vermez.Anne ve babalara vede herkese ; cinsellik içgüdüsel bir duygu olup soyunu sürdürme, hayata ve kendinden sonraya bedeninden bir parça bırakma hissinin bir uzantısıdır. Yani frenlenemez,önlenemez ve yok edilemez.Belki baskılayabilir veya başka bir hisse veya uğraşa yönlendirebilirsiniz ama bunun Sağlıksız sonuçları ve acısı daha sonra çok fazla olarak başka yerlerde ve konumlarda ortaya çıkmaktadır.Kuşumuzun, kedimizin veya köpeğimizin cinsel arzularını düşünüp dikkate aldığımız halde kendimizin ,yakınlarımızın veya çocuklarımızın bu tip ihtiyaçlarını görmemezlikten gelmeye veya anlamamaya çalışmak kendimizi kandırmaktır.Özellikle cinsel yaşantıya sahip olamayan veya olamamış gençlerde bu istek frenlenemez.Bu yüzden gerekli olan masturbasyon için onları yanlış bilgilendirip korkutmayınız.Yaş ve kişinin sosyal konumu bu arzuyu yok etmez bu bir ihtiyaçtır.Yanlız bebekler de de bazen masturbasyon benzeri davranışlar görülebilir bu onları korkutmadan önlenebilir,anlayabilecek yaşta olanlar doğru yönlendirilip bilgilendirilmelidir.Bu konu ilerdeki yazılarıızda ele alınacaktır.Peki çocuklarımıza nasıl davranalım;ilk önce onlara bu konularda sağlıklı bilgiler verelim eğer sizde bilmiyor veya bu konuları konuşamıyorsanız çekinmeden destek alabileceğiniz yerlere baş vurabilirsiniz veya okuyup öğrenebilecekleri bazı bilgi kaynakları sağlayabilirsiniz.En önemli olan şey yanlış bilgi vermemektir.Ufak bir kızken annesi tarafından anal (arkadan-popodan – makat-rektum ) ilişkiye girmesin diye arkadan ilişki kuranlar Kanser olur diye korkutulup yönlendiren bir hastamın kabız olursam da aynı etki olur kanser olurum ölürüm fikri ile yaşadığı ve hissettiklerini, bu yüzden yeme içme problemi yaşadığını, uzun süre psikiyatrik tedavi alıp halen de tam olarak iyleşemediğini vede iyileşemeyeceğini düşünürseniz yanlış bilginin bir insanın hayatına, yaşantısına nasıl bir etki yaptığını anlarsınız.Onları kendileri ile kalabilecekleri ruhları ve bedenlerini tanıyabilecekleri mekanlarda rahat bırakalım.Odasının kapısını kitlemesine izin verin veya kapısını çalıp onun olurunu almadan odasına girmeyiniz.Kötü bir şey yapacaksa zaten yapar, sertlikle hiç bir şey engellenmez sadece inanarak doğruyu anlatın oda anlayacaktır.Veya banyoda gereğinden fazla kalırsa onu rahatsız etmeyiniz, orayı gerçekten kullanmaya ihtiyacınız olana kadar onu rahat bırakınız, bir insan banyoda ne yapabilirki veya ne yapar sizce? En önemli şey ise onlar her ne kadar sizin bedeninizin bir parçası olsalar da onlarında bir ruhlarının olduğunu unutmamak, onların kişiliklerine saygı duymaktırHer ne kadar toplumumuzda mastürbasyonla ilgili katı yasakların varlığından söz edilemezse de, bu konuda halk arasında geçerliliğini koruyan inanışlar, yersiz korku ve kaygılara yol açabilmektedir. Ülkemizde ciddi bir mastürbasyon araştırması bulunmamakla birlikte gazete ve bazı dergilerin cinsel sorunlar köşelerinde açıklanan mektupların büyük bir bölümünde bu konuya ilişkin soruların yer aldığı görülür. Kendi kendine cinsel doyuma ulaşma yoluna başvuranlar içinde ülser, zafiyet gibi çeşitli hastalıklardan korkanlar, sinirlilikten ve dalgınlıktan yakınanlar, evlilikte başarısızlık kaygıları olanlar, hatta bu yoldan doyuma ulaşmanın kısırlık, körlük gibi felaketlere yol açtığını sanarak “uçurumun kenarında’ olduğunu hissedenler bulunmaktadır. Genellikle eskiden yaygın hurafelerden kaynaklanan bu yanıltıcı inanışlar, insanları ciddi ruhsal bunalımlara itebilecek boyutlara da ulaşabilmektedir. Mastürbasyona eşlik eden endişeler, kişiyi sinirli, ve bundan dolayı hasta bile edebilir. Birbirini ihmalden dolayı evlilik ilişkisi de zedelenebilir. Diğer yandan bu yanıltıcı baskıcı inanışların ardında aynı Batı’da olduğu gibi , dinimizin rastgele yorumlanışından kaynaklanan çok sakıncalı bir günah anlayışı bulunmaktadır. İslam dininin kaynaklarında bu konuya ilişkin kesin bir tutuma rastlamak mümkün değildir. Öyleyse kendi kendini tatmin ederken yakalanan çocuk niçin dayak yer ? Mastürbasyon yapan yetişkinler kendilerini niçin kör olma, aptallaşma, kısır kalma gibi korkunç tehditler karşısında hisseder ? Bu soruya verilecek tek cevap, toplumumuzda cinsel konularda son derece yaygın olan baskı ve bilgisizliğin bu noktada da insan sağlığını tehlikeye düşürmekte olduğudur. Çoğu kimseler mastürbasyonda aşırıya kaçma endişesi içindedir. Oysa aşırılığın ölçüsü pek çok konuda olduğu gibi, burada da bir tek ve bağlayıcı değildir. ABD’de yürütülen bir araştırmada, haftada bir elle doyuma ulaşanların, bunu her Gün yapmayı fazla buldukları, her gün yapanların ise Günde dört beş kez yapmanın aşırı sayılıp sayılmayacağını merak ettikleri görülmüştür. Bu sorunun nesnel bir bakış açısından incelenmesi şu sonuca götürür: Cinsel doyum konusunda aşırılıktan korkmak yersizdir. Çünkü aşırılık, fiziksel yorgunluğun, sözkonusu faaliyete ister istemez son verdiği noktadadır. Uygar insan için cinsel açıdan aşırılık diye bir şey yoktur. Mastürbasyon da cinsel davranışlar arasında yer aldığına göre o yoldan ulaşılan doyumların fazla sık olup olmaması diye bir sorun söz konusu edilmemelidir. Mastürbasyon ile ilgili en ciddi kaygı, bu yoldan doyuma ulaşmanın, bir eşle birleşmeye tercih edilir olmasıyla başlar. Mastürbasyonun insan üzerindeki ruhsal -sinirsel etkilerinin diğer bazı olumsuz ruhsal-toplumsal etmenlerle biraraya gelmesi, böyle şanssız bir sonuçta noktalanabilir. Ne yazık ki, birtakım koşulların kadın ve erkekleri cinsel doyumu sürekli olarak, sadece ve sadece mastürbasyonda bulabilen kişiler haline getirdiği de görülmektedir. Nasıl çocukluk çağındaki otoerotizm dış dünya ile ilişkide karşılaşılan başarısızlık ve güvensizlikler sonucu, çocuğu bedeninin haz mekanizmalarına yönelterek ona bir çeşit telafi ve avunma sağlıyorsa, ergenlik çağındaki yoğun mastürbasyon alışkanlığından sıyrılıp karşı cinsle doyumlu cinsel birleşmeye geçiş döneminde karşılaşılan başarısızlıklar da yine böyle kısır bir saplantıya yol açabilmektedir. Cinsel birleşmeyle ilgili kulaktan dolma harikulade düşler, olağanüstü yüceltmeler, ilk denemelerde karşılaşılması olası güçlüklerle bağdaştırılamaz. Kadının genellikle kolay doyuma ulaşamaması da olumsuz bir etmen olabilir. Erkekler eşlerinin doyuma ulaşmamasından kendilerini sorumlu hisseder, kadınlar da kendilerini yetersiz bulabilir. Bütün bunlar zamanla ve tecrübeyle aşılan zorluklardır. Fakat bazı kimselerin bu ilk temaslardan umutsuzluğa kapılarak, başka hiç bir çekici tarafı olmasa bile en azından kolaylıkları olduğu için mastürbasyona dönmeleri pek şaşırtıcı sayılmamalıdır. Kendi kendini tatmin etme durumunda yaşanan yalnızlık ve sadece kendi bedenine yönelik olma, ruhsal bir takıntı şeklini alarak, kişinin dış dünya ile, özellikle de karşı cins ile sağlıklı toplumsal ve cinsel ilişkiler kurmasını engellediği takdirde, ruhbilimde buna “narsizm’ adı verilir. Narsizm mitolojiden alınma bir terim olup, Narsiz (= Nergis) adındaki güzeller güzeli bir gencin durgun Suda kendi aksini seyrederken kendi kendine aşık olması öyküsünü çağrıştırır. Kendi kendine tutkunluk, Nergisin durgun su kenarında kök salan bir çiçeğe, nergise dönüşmesiyle son bulur. Bu garip ve acıklı öykünün ruhbilimde dile getirdiği sağlıksız durum, diğer cinsel saplantılar içinde en sık rastlananlardan birini oluşturmaktadır. Buna neden olarak ruhbilimciler, her cinsel kısıtlamanın belirli bir aşamadan sonra insanı doğrudan doğruya kendine yöneltmesini gösterirler. Mastürbasyonun adeta geri tepen etkileri sonucu gelişen ruhsal saplantılara örnek olarak, araştırmalarda sık sık rastlanan bir durumu, anne ve babası boşanmış bir genci ele almak mümkündür. Tedavi için başvuran bu genç, annesiyle birlikte yaşamakta ve bu anne tarafından bir eş yerine konmaktadır. Anne sürekli olarak kadınların insanı sömürdükleri, bu yüzden onlardan uzak durulması gerektiği yolunda telkinlerde bulunmaktadır. Genç erkek olgunlaşma sırasında gelişen normal, sağlıklı cinsel arzularını bu telkinler sonucu bastırarak kendi kendini tatmine yönelmiş ve bir zaman sonra normal birleşme yapamaz hale geldiğini fark etmiştir. Bu sık görülen tipik bir örnektir. Mastürbasyon özellikle ergenlik çağındaki erkeklerde sık görülür. Cinsel organlar, cinsel hazın paylaşıldığı bir eş olmaksızın uyarıldığı karşı tarafa haz verme kaygısı söz konusu olmadığı için, mastürbasyon yapan kişi ne olursa olsun kısa zamanda doyuma ulaşmak amacındadır. Bununla bağlantılı olarak ergenlikte yoğun bir mastürbasyon dönemi yaşayan erkekte cinselliğin özelliklerinden birini oluşturan erojen bölge ve organ duyarlılığı, cinselliğin bu ilk uyanma aşamasında yerleşir. Oysa kadında bu durum farklıdır. İşte bu farklılık, her iki cins arasında uyumsuzluk doğurabilir. Cinsel organların aşırı duyarlılığı ve cinsel amacın odaklaştırılmış oluşu ile bağlantılı olarak, erkekte erken boşalma sorunu bu uyumsuzluğun bir yanıdır. Diğer yanda kadında vajina duyarlılığının gelişmemişliği söz konusudur. Demek ki, erken boşalma, erkekte ergenlik çağında uzun süren ve saplantı haline dönüşebilen mastürbasyon döneminin yol açtığı gerçek bir sorundur. Bunun çözümü, cinsel birleşme sırasında eşlerin birbirlerinde erotizmin yanısıra ruhsal yakınlık ve uyum aramaktan vazgeçmemelerinde aranmalıdır.