SEZARYEN Mi, normal VAGiNAL DOğUM MU

ingiltere de kadın jinekologların sadece yuzde 21 i, -kendi gebeliklerinde- doğum şekli olarak sezaryeni tercih ederken, ülkemizde sezaryen oranı bazı hastanelerde %95 lere ulaşmaktadır. Bunda hastaların sezaryeni tercih etmelerinin yanı sıra, hekimlerin de hastaları bu yönde teşvik etmeleri rol oynamaktadır. Sezaryen oranı Kanada, ABD ve ingiltere de yuzde 20, Brezilya da yuzde 36 civarındadır. 1980 li yıllarda istanbul tıp Fakültesi nde hasta isteği ile sezaryen yapılmazken bu oran yuzde 10 Un altındaydı. Günümüzde gerek riskli gebeliklerin doğumunda sezaryenin tercih edilmesi, gerekse tıbbi gerekler dışında hastaların isteği ile sezaryen yapılması ile oran yuzde 50 lere ulaştı. Kardiotokograf denilen ve bebeğin kalb seslerinin-hızının yakından izlenmesi olarak tanımlanabilecek aygıtın ilk kullanımı ile birlikte sezaryen oranı artmaya başladı. Bunun nedeni kardiotokograf ile bebeğin sıkıntıda olduğunun daha çabuk ve doğru olarak belirlenebilmesidir. Bu izleme esnasında, bebek iyi olduğu halde testin hatalı olarak bebeği sıkıntıda göstermesine bağlı olarak da bir kısım gereksiz sezaryenler yapılabilir.

Sezaryen oranının artışındaki bir diğer neden daha önce sezaryenle doğum yapmış gebelere sonraki gebeliklerinde de sezaryen yapılmasıdır. Daha önce sezaryenle doğum yapmış olanlar, sonraki gebeliklerinde vaginal doğum yapabilirler. Burada binde 5 civarında rahmin yırtılma riski söz konusudur. Bu oran sezaryenden sonraki 18 Ay içinde normal vaginal doğum yapanlarda 3 kat artmaktadır.

Aslında sezaryen mi, normal vaginal doğum mu sorusunun herkes tarafından kabul edilen bir yanıtı yoktur. Her ikisinin de avantaj ve dezavantajlarından söz etmek mümkündür. iri bebek, pelvis darlığı, makat gelişi ve bebeğin rahim içinde yan durması, bebeğin kalb seslerinin bozulması, çocuğun eşinin önde olması gibi bebekle ilgili sezaryen gerektiren durumların yanı sıra, annenin gebeliğe bağlı tansiyon yüksekliği, gebeliğe bağlı şeker hastalığı gibi durumlarda sezaryen yapılması herkesin ortak görüşüdür. Burada tartışılan gebenin isteği ile sezaryen yapılmasıdır. Gebelerin sezaryen tercih etmelerinin en önemli nedenleri, uzun süre doğum ağrısı çekmemek, daha önceden belirlenen Gün ve Saatte doğum yapmaktır. Gebenin ağrıları başladığında doktorunu bulamama, doktoruna ulaşamama korkusu da sezaryen tercihine neden olmaktadır. Normal doğumda epizyotomi denilen, vagina girişine yapılan kesi de bir başka korku nedenidir. Her ne kadar bu esnada Anestezi yapılsa ve gebe bunu çok az hissetse bile bu durum rahatsız edici olabilmektedir. Yine çok sayıda vaginal doğum yapanlarda idrar kaçırma ve rahim sarkması riski artmaktadır.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.