Kışın tüketilen yiyeceklerdeki yağ ve kalori miktarının artması, günlük aktivitelerin azalması kilo alınımının artmasını kaçınılmaz kılıyor. Kışın gizlenen bu kiloları vermenin zamanı geldiğinde ise genellikle en kolay yöntem olarak seçilen 'şok diyetler' vücut üzerinde ciddi tahribata yol açıyor.

Diyet ve Beslenme Uzmanı Dyt. Seçil Kenar; insanların haftada 4-5 kilo verdiren çok düşük kalorili, birçok besin öğesini yetersiz içeren diyetlere yöneldiklerini belirterek diyete karar verildiğinde önemli olanın bu kiloları Sağlıklı bir şekilde vermek olduğunu söyledi. "Tartıda kaç kilo olduğumuz mu? Yoksa olmamız gereken ağırlıkta, sağlıklı yağ yüzdesine sahip bir vücuda sahip olmak mı" sorusunun önce cevaplanması gerektiğini vurgulayan Kenar, "Çünkü bu tür çok düşük kalorili, kısa sürede fazla kilo kayıplarına sebep olan diyetlerde kayıplar yağdan değil, Su ve kastan oluyor. Ayrıca bu diyetler ile metabolizma hızı yavaşlarken, verilen kilolar hızla geri alınabiliyor ve daha sonrasında yapılan diyetlerde kilo vermek daha da zorlaşıyor" uyarısında bulundu.

Bunun yanında bu tür diyetleri uygulayan kişilerde sık görülen rahatsızlıkları "Sindirim ve sinir sistemi bozuklukları, Anemi, yorgunluk, baş dönmeleri, bulantı ve kusma problemleri" şeklinde sıralayan Kenar, zayıf olmak adına yapılan diyetlerin uzun vadede birçok hastalığa neden olduğunun altını çizdi. Dyt. Seçil Kenar, şu tavsiyelerde bulundu:

"Unutulmamalıdır ki, bazı fazla kilo alımları sadece yeme davranış bozukluğu sonucu oluşmayabilir. Herhangi bir hastalık, sonucunda direkt veya in-direkt olarak şişmanlığı tetiklemiş olabilir. Böyle bir durumda yapılan bilinçsiz zayıflama diyetleri ile sağlık problemlerinin daha da artmasına sebep olabilirsiniz. Zayıflama; size uygun beslenme ve egzersiz programlarının uygulandığı, diyetisyen ve uzman doktor kontrolünde olmalıdır. Kısa süreli, sadece zayıflama amaçlı olmamalı, ideal kiloya gelindiğinde mutlaka bireye kilo koruma programı düzenlenmeli ve bundan sonraki yaşamında nasıl bir beslenme programı uygulayacağı 'davranış değişikliği tedavisi' olarak kişiye anlatılmalıdır"

Diyete başlayacak kişinin mutlaka bunu istemesi ve kendini hazırlaması gerektiğine vurgu yapan Kenar; ideal kilo verme yöntemini şöyle özetledi:

"- Diyetisyen tarafından kişinin beslenme öyküsü, yaş, kilo, boy, fiziksel aktivite düzeyi ve vücut analizi incelenerek, alternatifler içeren dengeli ve yeterli bir beslenme programı hazırlanmalı,

– Bir sonraki öğünde çok acıkmayı ve kan şekerinin düşmesini engellemek açısından meyve, diyet bisküvi, küçük kepekli sandviç, ayran v.b ara öğün alternatiflerinin olduğu 3 ara öğün ve 3 ana öğünden oluşan dengeli bir beslenme programı olmalı. Unutmamak gerekir ki, aç kalmak zayıflamak değildir.

– Gün içinde ne kadar aktif olunursa olunsun, haftada en az 3-4 kez spor yapılmalı,

– Günde 8-10 bardak su içmeye özen gösterilmeli,

– Glisemik indeksi (kan şekerini hızla yükseltip düşürmeyen) düşük besinler tüketilmeli. Basit karbonhidrat denen şeker ve şekerli besinler yerine günlük karbonhidrat ihtiyacı hem daha tokluk veren, hem acıkmayı geciktiren kepekli Ekmek, kepekli makarna, bulgur pilavı gibi lifli besinlerden karşılanmalı,

– Yiyecekler tüketilirken ızgara, haşlama, buğulama türü yağ içeriği düşük besinler tercih edilmeli, iha

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.