Dünyanın En zevkli İşi… Cinsel ilişkiyi bir angarya gibi görenler, doğurabilmek için bir zorunluluk gibi kabul edenler, utananlar, sıkılanlar, cinsel duygularını baskı altında tutanlar ve de cinsellik konusunda sahip olduğu yanlış bilgilerden dolayı ruhsal sorunlar içinde bulunanlar ne yazık ki çoğunlukta.Günümüz yaşamında sosyal baskıların çoğunluğu cinsel yaşam ile ilgili olduğuna göre, ruhsal sorunların çoğunlukla bu alanda olması normal oluyor.Cinsel organının boyu küçük diye bunalan bir çok erkek veya orgazm olamadığı için eziklik duyan bir çok kadın gördüm.Sosyal ve dinsel kökenli yanlış değer yargılarından dolayı yaşamı kendisine zehir eden birçok kişi tanıdım.Tabii en önemli sorun bilgisizlikti.
Hiç bir maddi temeli olmadığı halde birçok kişide, erkeklerin güçlü ve aktif, kadınların ise zayıf ve pasif olduğuna inanma şeklinde bir önyargı mevcuttur. Böylelerine göre; porno yayınların ve gençlik çağı koşullanmalarının etkisi ile, erkekler saldırgan, sürekli sert ve dik penisi olan ve istediği an kadınlar ile ilişkiye girebilen varlıklardır.Kadınlar ise erkeğinin isteğine boyun eğen veya bazı tavizler için erkeği tahrik eden, baştan çıkarıcı ve beklemesini bilen varlıklardır. Ne yazık ki erkeklik kışkırtılıyor kadınlık ise bastırılıyor.
Zavallı, Zayıf Erkekler…
Ve de gelelim şu meşhur tartışma konusuna. Kadınlar ile erkekler eşit midir?Bu soruya genellikle espiri ile karışık, “tabii kadın ile erkek eşittir, ama erkekler biraz daha eşittir” şeklinde yanıt verilir.Oysa ben bu konuda biraz daha farklı düşünüyorum.Bence kadınların erkeklere oranla bir çok doğal üstünlükleri var.Yeni doğan erkek çocukları kız çocuklarına oranla çok daha dayanıksızdır.Yani yeni doğan kız çocukları çok daha güçlü ve dayanıklıdır.Kadınların bu dayanıklılığı ileri yaşlarda da devam eder.Çevrenize bir bakın 50-60 yaşını aşmış kaç tane erkek, kaç tane kadın var. Erkekler 40-60 yaşları arasında kalpten, şundan bundan pat küt ölürken, genellikle ayakta kalan kadınlar oluyor. Çevrenizde yaşlı dul erkek sayısı ile yaşlı dul kadın sayısı eşit mi? Erkeklerin kol gücü belki daha fazla, daha ağır bavul taşıyabiliriz. Ama kim daha dayanıklı?Tabii bu eşitsizlik cinsel alanda da geçerli.Bir kadın eğer isterse bir Günde 40 erkekle cinsel ilişkide bulunup, 40 defa orgazm olabilir. Ama hiç bir erkek için aynı şey kesinlikle söz konusu olamaz. Feminist olduğumu her yerde söylerim.Günümüz erkek egemen toplumunda erkeklere yüklenilen yükümlülüklerin, erkeklerin boynunda nasıl ağır bir yük oluşturduğunu yakından gözlüyorum.İşte bu nedenle,ben kadın erkek eşitliğini sadece kadınların iyiliği için değil,belki de onlardan daha zor durumda olan erkeklerin iyiliği için savunuyorum.
Erkeklerin kendilerini üstün görmeleri ve kadınların da kendilerini ikinci sınıf görmeleri sonucunda gerek cinsel ilişkilerde, gerekse cinsel adetlerde bir çok sorunlar ve gariplikler olabiliyor.
Ne kadar Çapkın Erkek, O kadar Çapkın Kadın…
Herkesin bildiği gibi cinsel istek de yemek yeme gibi, Su içme gibi Canlı olmamızdan, insan olmamızdan kaynaklanan doğal bir istektir.Ve de doğal bir şekilde tatmim edilmesi gerekir. Hayvanlarda bu doğal bir şekilde tatmim edildiği halde insanlar aleminde medeniyetin gelişmesi ile beraber, sınıflı toplumların ortaya çıkışı ve de erkek egemenliğinin yerleşmesiyle cinsel alanda çeşitli baskılar ortaya çıkmıştır. Bu baskılar kimi zaman medeniyet adına, kimi zaman ise din adına yerleşmiştir. Adeta doğal olanın bu baskılar olduğu kabullenilmiştir. Örneğin günümüzde bir kimsenin çırıl çıplak denize girmesi birçok zaman hoş görülmez, ayıplanır.Ama mayo ile denize girmesi doğaldır ve normaldir.Oysa bir düşünün mayo bir insanın kalçasının üçte birini veya yarısını örtebilir.Peki yarısı kapalı, yarısı açık gezmek yerine hepsi açık gezse ne olur.Birinde toplum kurallarına uygun ahlaklı, namuslu ve terbiyeli, diğerinde ise ahlaksız,terbiyesiz ve namussuz mu olur? Yine bu garip adetler hakkında vermek istediğim bir diğer örnek de şu tek eşlilik hakkındadır. Eski başbakanlarımızdan Prof. Dr. Sadi Irmak’ın gazetelere manşet olan bir sözü var.Demiş ki “erkekler poligamdır,kadınlar ise monogam”.Yani erkekler çok eşlidir ama kadınlar tek eşlidir. Bu görüşe inananların sayısı ne yazık ki hiç de az değil.Ama şöyle bir düşünün,bundan daha komik bir tez olabilir mi?Herhalde erkekler bu poligamiyi birbirleri ile yaşamıyorlar.Tahmin etmek hiç de zor değil ki bu dünyada çapkın erkek kadar çapkın kadın vardır. Ne yazık ki erkekler kendi çapkınlıkları ile övünürlerken kadınlarının çapkınlıklarından söz etmeyi hiç sevmezler.Görmezliğe gelmeyi tercih ederler.
Herkesin Bedeni Kendine Aittir..
Toplumumuzda genellikle bir erkek bir kadın ile evlendiğinde onu adeta mülkiyetine geçirmiş oluyor.Aslında ikisi de birbirlerinin malı oluyorlar. Ve birbirlerine başka biri ile cinsel ilişkiyi yasaklıyorlar. Bir erkek olarak veya bir kadın olarak eşiniz ile dansetmeye gittiğinizi hayal edin.Öyle bir ortamda isterseniz eşiniz ile, isterseniz eşinizin arkadaşları ile dansedebilirsiniz.Haliyle eşinizin de başkaları ile dansetmesine karışmazsınız.Bu davranışlar toplumumuzdaki ortalama ahlak değerlerine uygundur.Ama eşinizin başka bir erkek veya kadın ile cinsel ilişki kurmasına izin vermezsiniz.Oysa “dansetmek yataysal zevklerin düşeysel tatminidir”diye bir espiriyi duymadınız mı?Ayrıca Bernard Shaw demiş ki, “dansetmek mi?iyi ama niye ayakta?” Evet eşinizin başka biri ile cinsel ilişkiye girmesine izin vermezsiniz.Ama izin vermeyen kişilerin (çoğunlukla erkekler) % 90’ı uygun koşullarda fırsat düşerse rahatça cinsel ilişkiler yaşayabilir.